Hamam a giren terler

Bu yazıyı uzun yıllardan sonra ilk defa hamama giden bir yurttaş olarak sıcağı sıcağına ele alıyorum. Hamam gören masum köylü edasıyla gittiğim ilk maceramla ilgili notlarımı sizlerle paylaşacağım.

Öncelikle hamam kültürü, tarihi geçmişi olsun, kültürü olsun modern hayatın arasında tarihiyle yaşayan bir ortam. Her ne kadar modernize edilince adı spa sauna gibi lanes edilse de geleneksel tasarım ve geleneksel yaklaşım bence hamamlar için olmazsa olmaz. İçeriye adımınızı atar atmaz (eğer gittiğiniz hamamın bir tarihi dokusu varsa) sizi atmosferiyle etkisi altına alıyor. Size verilen anahtarla soyunma odanıza doğru ilerliyorsunuz. Odalara putinle girmek yasak o yüzden kapıda ayakkabınızı çıkarıp terliğinizi giyiyorsunuz. Oda, gayet sade dizayn edilmiş. Bir köşede belinize sarıp dal daşak gezebileceğiniz peştemal duruyor. Elbiselerinizi çıkarıp peştemali belinize sardıktan sonra sizi içeri buyur ediyorlar. İçerisi tamamen mermer yapılardan oluşan bu alan da yüzme havuzu, traş ve tuvalet bölümü, göbek taşı ve ve çevresinde açık odacıklar şeklinde dizilmiş kurna(çeşme)lar bulunuyor. Bir köşede de sauna odası bulunmakta. Ben ilk olarak sauna odasına daldım ve başladım terlemeye, bekledikçe daha da boğucu bir hal alan sauna ortamına var gücümle dayanarak, vücudumun iyice yumuşamasını sağladım. Böylece rulo rulo kirleri kese sırasında atabilecektim. Sauna odasında beklerken hoş beş yaptığım gençle siyasetten ve darbeden ayaküstü konuştuktan sonra, bana iri yarı keseci adamı göstererek “abi bu kesecinin sırası var bende bekliyorum o sana kese atmaz dedi”. Buradan anladığım, keseci kalitesi de müşterinin ortamda ne kadar tanıdık olduğuyla orantılı değişiyordu. “Geçen sefer geldiğimde beni iyice bi keseledi çok güzel kese atıyor “diyerek iri kıyım keseci adamı övdü genç arkadaş.

hamam2

Sauna da bir süre kaldıktan sonra dışarı çıktığımda bana seslenen bir beyefendi kese isteyip istemediğimi sordu. İstediğimi belirttiğimde göbek taşına uzanmamı söyledi. Göbek taşına uzandıktan sonra peştemalı sıyırdı, tabi ben kendimi garantiye alıp içime siyah baksır giymiştim. Baksırı görünce peştemali çıkarıp atttı. Ben uzanır halde ona bakarken dudaklarıma yapıştı ve kendimizi kaybettik. Saçmalamayın arkadaşlar.

Elinde plastik bir kova ve kese ile geldi ve başladı keselemeye. Hart hart keseledikçe “hey maşallah en son ne zaman geldin abi sen hamama” diyor. Diyorum “otuz senedir ilk gelişim”. “Belli zaten otuz senelik kir çıkıyor” diyor. Kir muhabbetinden oldukça utandığımı keseciye açıkça belirttim tabi. Bir süre ön kısmımı keseledikten sonra ters dönmemi söyledi bende sırt üstü uzanarak ellerimi uzattım. Bu pozisyonda kendimi rahatsız ve konforsuz hissediyordum tabi. Baksırımın hafifçe sıyrıldığını hissettim, sırtımda bir ağırlık hissi ile birlikte kaba etimde bir yanma ve hop yığıldı adam üstüme, napıyorsun demeye kalmadan.. Saçmalamayın arkadaşlar.

Sırt üstü uzandıktan sonra da bu kese sekansı devam etti. Benim rulo rulo kirlerim suyu döktükçe göbek taşından aşağıya süzülüyor akıyordu. Ne iş yapıyorsun abi, sen ne iş yapıyorsun, evin kiramı muhabbetinden sonra kalkabilirsin abi dedi ve ötedeki kurnayı göstererek şuraya geç abi dedi.

Kurnanın yanına oturduktan sonra soğuk suyu döktükçe döktü üstümden döktükçe döktü. Çocukluğuma gittim bir kaç saniyeliğine o anda. Annemin beni sıcak suyla yıkadığı bulanık anılar beliriverdi gözümde. Ardından tekrar göbek taşını işaret ederek yine uzattı beni oraya. Başladı bu sefer sabunlamaya. İyice köpürte köpürte sabunladıktan sonra göğsümdeki köpüklerden işaret parmağıyla biraz sıyırıp ağzına götürüp yaladı ve sonra bana uzattı, bende yaladım, saçmalamayım arkadaşlar. Allah Allah ya.

hamam3

Köpüklü keseden sonra ikinci kez kurnanın yanına oturdum ve ikinci yıkamayı yaptık. Keseci beyefendi “abi kirler iyice çıksın diye biraz sert yaptım o yüzden bir kaç yerde yanma oldu bunları çıkarken kremlettir yoksa terledikçe yanar” dedi. “Tamam kardeşim teşekkür ederim” dedim. Gerçekten vücudumun bir kaç kısmında sevişirken partneri mucu mucu emdiğinizde iz kalır ya ona benzer izler çıkmış kırmızı kırmızı. Gözlerim yoğun kireçli sudan olacak kıpkırmızı olduğu için keseci arkadaş biraz ürktü. İlk gelişim diye belirtmem onun bu çekincesini perçinledi. Bir de buna sauna odasının tepesinde yazan kalp rahatsızlıkları olanlar giremez notunu da eklersek. Benim, duygularını belli etmeyen her zaman ki ruhsuz robot vücut dilim de bunlara eklenince, göbek taşının olduğu bölümden çıkarken bana “abi iyimisin iyi görünmüyorsun” diye sordu keseci arkadaş. Dedim “iyiyim”. “Denize girdiğimde de gözlerim kızarır benim hep” dedim. Kendimi rahatlamış hissederek peştemali sarıp baksırı çıkarıp elime dolayıp, kururken ve portakal suyu ile karışık maden suyu içerken TV de olimpiyatları izleyip diğer havlulu cıbıl müşterilerle sohbet edebileceğiniz bir oturma alanına geldim. Burada berelerime krem sürerek beni kuruladılar. Kendimi rahatlamış ve hafiflemiş hissediyordum. Maden suyumu içtikten sonra soyunma odama ilerledim ve elbiselerimi giydim. Tüm bunlar olurken kafam da buharlanmış olacak ki baksırı oturduğum yerde unutmuşum, hamamcı onu bir poşete koymuş ve bana getirdi “al abim” dedi. İkinci kez çok utanarak kusura bakmayın unutmuşum dedim ama böyle şeylere çok alışık olduğu her halinden belliydi. Hesabı ödedikten sonra her birine teşekkür ederek ve keseci kardeşe fazladan bir kaç lira ile bu ilk deneyimimde bana olan desteğini kendimce ödüllendirerek oradan ayrıldım.

Sonuç olarak, hamama ne kadar yabancı olursanız olun, çekingen, utangaç olabilirsiniz hiç fark etmez, mutlaka gitmeniz ve yaşamanız gereken bir tecrübe. İyi ki bir hamama gitmişsin yaza yaza bitiremedin demeyin. 20 sene boyunca hamam muhabbetleri dinleyip hiç şahit olmamış bir insan için çok şey ifade ediyor bu etkileşimler.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın