Kedilerde Üreme (Kızgınlık) Dönemi
Kediseverler merhaba. Uzun yıllardır aranızda olan bir birey olarak bu konuya açıklık getirmek benim için borç oldu. Bir Kediseverin öncelikle bilmesi gereken Kedinin sahibi olmaz, Kedinin adamı/kadını olur. Kediler sahip nedir biat nedir bilmezler. Onlar evcil hayvan dünyasının anarşistleridir. Sevilmek istediklerinde gelirler, gitmek istediklerinde giderler. Tam anlamıyla karakter sahibi hayvanlardır. Onlara köpeklerde olduğu gibi terliklerinizi getirtemezsiniz, “bana ne senin terliğinden git kendin al”derler. Böylesine karakter sahibi ve vurdumduymaz ancak bir o kadar da dünya tatlısı olan bu asil canlıların üreme dönemleride biraz uçlarda geçer.
Öncelikle söylemek isterim ki, evinizde veya sokağınızda kedi besliyorsanız yani gerçek bir kediseverseniz ve maddiyatınız yeterliyse kedilerinizi mutlaka kısırlaştırın. Kısırlaştırma hayvanın üreme hakkına bir tecavüz gibi görünse de onların doğal ortamları olmadığı için, insanların dünyası ile doğal iç güdüleri arasında yıllar süren insan toplumlarıyla birlikte yaşama süreci sonucu hayatlarını zorlaştıran bir denge kurdukları için şart. Kediler insan dünyasına dahil olarak vahşi dünya dan kısmen de olsa koparak evcilleştikleri andan itibaren üreme çoğalma süreçleri insan eliyle kontrol edilmesi gereken bir tür olmuştur. Bu durum mecburen doğmuştur. İnsan dünyası bencildir. Başka türlere yaşama şansı vermeyen bir türüz biz insanoğlu. Üreme özgürlüğü verilen her hayvanın yavrularının yeni doğanlarının çoğunun insan dünyasının tehlikeleri içerisinde çok kötü durumlarda kalarak öldüğünü, öldürüldüğünü hayvan severlerin çoğu bilmektedir. Hal böyleyken onları uçsuz bucaksız ovalarda ormanlarda insandan uzak yaşayıp üreyen bir canlı türü gibi düşünmek ve üreme hakkı propagandası yapmak türümüzü tanımadığımızı gösterir. Kontrolsüzce üreyen her sokak kedisinin yavrularının çoğu daha yaşını almadan açlık, otomobiller, insanlar vb. gibi nedenlerden çok kötü şekillerde ölmektedir. Böylesi bir kıyım döngüsünde ölümleri en aza indirmek için kısırlaştırma şart bunu unutmayın.
Gelelim kedilerde kızgınlık dönemine. Normalde ev kedinizi kısırlaştırmadan önce en azından bir kızgınlık dönemi geçirmesi taraftarıyım. Veterinerlerin çoğu 6-8 aylık olduktan sonra kısırlaştırmayı önerse de ben kendi kedilerimin bir dönem olsun kızgınlık dönemi yaşamasını istedim. Kızgınlık dönemine giren bir kedi için aile, erkek-dişi ayrımı ortadan kalkar. Hayvanlar içgüdüleriyle yaşayan canlılardır ve üreme iç güdüsü onların en kuvvetli karşı konulmaz güdüsüdür, bir nevi varolma amaçları üremektir. Böylesi güçlü duygular içerisine giren kediniz eğer dişilere ulaşamazsa erkek kedilere dahi yürüyebilir. Bu durum üremek istemesinden kaynaklıdır. Kimi kedi sahipleri kedilerinin bu süreci geçirirken yaşadığı uysallığı bir övünç gibi paylaşabilmekte.
“Benim oğlum/kızım yapmıyor öyle şeyler çok uslu benimki” demekteler. “Öyle şeyler” nedir yahu. Ne demek öyle şeyler. iç güdü bu iç güdü. Yani senin yemek yeme iytiyacın gibi bir şey. Yeme hadi bakalım 15 gün yeme yemek. Sorana da “ben öyle şeyler yapmıyorum, bıraktım yemek işlerini” de hadi göreyim.
Bunun uslu veya yaramaz olmakla bir alakası yok. Kızgınlık döneminde kontrolden çıkan kedi piç de senin kedin prens mi? Hepsinin farklı farklı karakterleri var. Bu karaktere yedikleri besinler, sağlık durumları ruh halleri falan da eklenince kızgınlık döneminde farklı farklı tepkiler görmemiz mümkün.
Evde bir arada yaşaya yaşaya kimi kediseverler canlarına insan misyonu yüklüyorlar. Onların bir kedi olduğunu unutuyorlar. Kedileri kızgınlığa girip değişik tepkiler vermeye başlayınca da şaşırıyorlar, korkuyorlar. Kedi eşyalara koku bırakıyor, yastığa, peluş oyuncağa sürtünüyor, geceleri ağlıyor çünkü üremesi lazım. Böyle durumlarda sakin olunuz ve kedinize bu süreci atlatmasında yardım ediniz. Kızgınlığa giren kedi kısırlaştırılmamalı. Sürece bir kere girdimi geçmesini bekleyin, normale dönünce kısırlaştırabilirsiniz. Sokağa çıkmasına mümkün mertebe müsade etmeyin bu süreçte. Eğer aşıları tamsa ve kediniz yarı-evli bir yaşam sürüyorsa yani yaşadığınız yer kediler için tehlikesiz araç trafiği olmayan bir bölgeyse ve kediniz eve girip çıkıyorsa ayrı tabi. Aşılar onu diğer kedilerden kapabileceği hastalıklara karşı kısmen koruyacaktır.
Son olarak, özellikle belirtmek istiyorum. Konudan bağımsız, evde büyümüş sokağı bilmeyen kedileri sonradan sokağa atmayın. Madem bakmayacaksın neden alıyorsun, hadi aldın sokağa atma. İnternette onlarca site var facebook da onlarca sahiplendirme grubu var, oralardan ilan vererek hayvanı emin ellere kediseverlere teslim edin. Evde büyümüş bir kedi sokakta ölüyor. İçgüdüleri onu bir yere kadar koruyor. Sonra ya diğer kedilerle kavga ede ede yaralardan, ya vücudunun hiç tanımadığı mikroplardan, ya sığınmak için girdiği bir deliğe sıkışıp ya da bir otomobil lastiğinin altında can veriyor. Bir mezarı bile olmadan öldüğü yerde çürüyüp gidiyor. Bunu yapmaya hakkınız yok. Evde büyüyen kedinizi eğer bakmayacaksanız mutlaka sahiplendirin. Sokağa veya barınağa giderse öleceğini hatta sizin elinizden öldürülmüş olacağını bilin. Sokağa bırakacaksanız da zaten almayın eve kedi. Emin olun kedileri evinizin önünde veya belirli besleme noktalarında beslemek onlar için en iyisi. Hem sokağın tehlikelerinin farkında büyüyorlar kendilerini savunabiliyorlar. Sokağı hiç tanımamış bir ev kedisini sokağa atmak akvaryum balığını denize atmak gibi bir şey.
ŞUKU***