Güvenlik Görevlisi ve Angarya Çıkmazı

Yine bir iş koluna has zorluklardan bahsetmek istiyorum sevgili yurttaşlar. Güvenlik Görevlisi dediğimiz bölüm veya departman iş kolu artık ne derseniz geçmişi çok eski değil ülkemizde. 7-8 sene önce çoğunluğu asker veya polis emeklisi amcaların açtığı güvenlik okullarının sayısının bir anda artmasıyla farkına vardık bu sektörün. Silahlı güvenlik silahsız güvenlik olarak değerlendireceğimiz bu iş kolu genellikle belirli bir bölgeyi takip etmek, gözlemlemek ve suç durumunda güvenlik güçlerine anında haber vermekle sorumlu kişileri tanımlıyor.  Fazla bilinmeyen esas görevi ise psikolojiktir. Güvenlik görevlisi bir nevi suça meyilli olana karşı tampon görevi görür.  Kalabalıklara karşı “bakın burada güvenlik var rahat rahat alışveriş yapın kesenizden paraları harcayın” mesajı verir. İnsanlar kendilerini daha rahat ve güvende hissederler.

Fiziksel ve zihinsel yorgunluğu ayakta kalma süresi ve insanları gözlemlemek olan bu işin içeriği bizim işverenlerimize yetmediği için bu arkadaşlara ek görevler çıkartırlar. Sonuçta orada duruyordur o adam tabelayı içeri alıversindir, ATM de teyzeye yardım etsindir, adres tarif etsindir, kartonları ayırıp atıversindir, arabayı park ediversindir derken uzar gider bu liste. Hemen her güvenlik görevlisi çalıştığı kurumun içeriğine göre değişen tonla angaryadan mesuldur. Çoğu işyeri ve kurum kendi güvenlik ekibini kurmak yerine güvenlik şirketleriyle çalıştığı için memnun olunmayan güvenlik bir telefonla gönderilir. Çünkü şirketi ihaleyi kaybetmemek için onu dakikasında harcar, iş dünyası bu. Bunu bilen güvenlik kardeşimiz de yok klasörleri düzenle yok çöpü dök yok çaycı teyzeye iki çay söyleyiver gibi bizim coğrafyaya has tonla angaryayla uğraşır durur gün boyu. Kimisi bunu isteyerek yapar çünkü adam iş tanımından habersizdir. Burada çalışıyorum her yere yetişeyim diye düşünür. Seneye sözleşme bitecek güvenlik şirketi değişecek beni severlerse kalmam için yeni şirkete baskı yaparlar der. Ne kadar acı bir tablo değil mi. Ama o mutlu halinden. İşte o mutlu olduğu için binlerce adam mutsuz ya bu ülkede. O eblek suratlı her boka atlayan güvenlik yüzünden mutsuz binlerce farkında insan var bu ülkede. Üniformanı ütüle giy gel, copunu, biber gazını tak yerine geç sonra oradan birisi bağırsın “Ahmet bize iki çay getir” desin. Benim ne işim olur çayla git kendin al da diyemezsin. Öyle de arada kalırsın.

Peki bu düzenin sorumlusu kimdir yurttaşlar? Tabi ki yine sizlersiniz biziz. Sen niye güvenliğe iş buyuruyorsun sevgili kardeşim? Git kendin yap veya yapacak birini alsınlar. İŞ tanımı diye bir şey var değil mi? Ben yapıyorum o da yapsın demek ne demektir ? Sen kendi şartlarını düzeltmek için mücadele et başkasını kendi durumuna çekmeye çalışma! Peki sen neden her işe atlıyorsun köylü kurnazı güvenlik kardeşim? O angaryalar senin işin mi? Senin görevin belki garip gelecek ama orada dikilmek senin işinin tanımı bu arkadaşım. Her işin bir içeriği var senin ki de bu. Akşama kadar orada dikiliyor bir şey rica ediyoruz yapmıyor diyorlarsa o onların öküzlüğü sen niye üstüne alınıyorsun?

Sonuç olarak “iş tanımı” kavramına sıkı sıkıya sarılmak sizin göreviniz sevgili yurttaşlar. Ne mesaimiz mesai ne de maaşlarımız tatminkar. Bir çoğumuz böyle yaşıyoruz farkındasınız. Hayatımızı ve işimizi daha da zorlaştırmanın anlamı yok. İşinizin içeriğine sahip çıkın işinize saygı duyun. Angarya demek işe saygısızlık demektir. security_man[1]

Ben yapmayacağım o yapmayacak o zaman kim yapacak?

Bana ne arkadaşım? Bana ne bundan ? Benim mi bu işyeri ?

Ekmek yiyorsun buradan!

Ekmeği buradan yemiyorum hakkımla kazanıyorum, emeğimi ve zamanımı alıyorsun karşılığında para veriyorsun

Dikilecekmisin bütün gün orada yani ?

Evet, almasaydın o zaman güvenlik görevlisi işyerine. Daha iş kolundan iş tanımından haberin yok güvenlik çalıştırmak senin neyine neyine. E be gafil.

Yarın arıyorum şirketini. Biz senden memnun değiliz başka bir arkadaş gelsin.

Aramazsan adam değilsin, eğilecek başka birini bulun. O da eğilmezse kimi bulacaksınız bakalım.

Gün gelecek o çöpü döküp kartonu atmak için bir adam dikeceksiniz oraya. Ben görmem belki ama o gün gelecek. Yeter ki dik durun.

“Boynumuz dik çünkü boğazımıza kadar bokun içindeyiz”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın