Timothy Treadwell (Timothy Dexter) ve Grizzly Man
Timothy Treadwell 29 Nisan 1957’de Long Island New York’da doğdu. Treadwell bir ayı meraklısı ve araştırmacısı, çevreci, doğabilimci ve belgesel film yapımcısıydı. Ayrıca ayıları korumak amacıyla oluşturulmuş Grizzly People adında ki bir organizasyonun da kurucusuydu. Alaska’da ki Katmai Ulusal Parkı ve Koruma Bölgesinde 13 yaz boyunca boz ayılarla birlikte yaşadı. 2003 yılında parka 13. ziyaretinde kendisi ve kız arkadaşı Amie Huguenard 28 yaşındaki bir kahverengi boz ayının saldırısı sonucu öldürüldüler.
Treadwell’in hayatı 2005 yapımı belgesel film Grizzly Man‘e konu olmuştur. Bu filmde über *zeki yapımcı Herzog tarafından Treadwell, asosyal, tutunamamış, problemleri nedeniyle tüm enerjisini ve sevgisini ayılara yöneltmiş sorunlu bir insan olarak resmedilmiştir. Belgeselde Treadwell’in kendi başına yalznıken yaptığı kayıtları kullanan yapımcı, yalnızken aynada kendisini izleyen bir insanın nanik yapıp saçma şarkı sözleriyle dalga geçebileceğini, kendisiyle eğlenmesini veya öfke patlamaları yaşamasının normal olabileceğini idrak edemediğinden, tuvalet aynasına bakıp kendi kendine “götüme benziyorsun” diyen her insan için potansiyel sorunlu damgasını vurabilecek popülizmde olduğundan Treadwell içinde belgesel boyunca böyle bir algı yaratarak izleyicide merak uyandırıp hasılatta kaldıracağı paranın hesabını yapmıştır. Filmin sonunda anısına saygı duyulacak bir doğa insanı belki de biraz saplantılı olabilecek kadar ayılara bağlı ancak hayatını riske atacak kadar da cesur bir araştırmacı izlenimiyle sinemadan ayrılmak yerine kalabalıkların Treadwell’i saplantılarının kurbanı olmuş kız arkadaşınında bu uğurda ölüme sürüklemiş obsesif kompülsif bir insan olarak hatırlamasını sağlamıştır. Benim de Treadwell’i öğrenmeme vesile olmasına karşın kendisine öfkemi buradan da kusmak istedim.
Treadwell öldürüldüğü yaza kadar 13 sene boyunca boz ayıları yakından inceledi. Yazmış olduğu Among Grizzlies: Living with Wild Bears in Alaska adlı kitaba göre ayıları koruma görevine 1980 yılında yaşadığı ve ölümden son anda kurtulduğu eroin overdose tecrübesi sonrası başladı. Kitabında, uyuşturucu bağımlılığının alkolizm nedeniyle büyüdüğünü iddia eder. Timothy çocukluğundan beri hayvanlara karşı sevgi doluydu. Bir gün yakın arkadaşı tarafından ayıları gözlemlemek için Alaska’ya seyahat’e ikna edilir. Burada vahşi bir boz ayı ile ilk karşılaşması sonrası şöyle yazar “Hayatımın çağrısını bulduğumu biliyorum, artık benim kaderim ayılarla iç içe”
Treadwell alkol ve uyuşturucu bağımlılığından kurtulmasını ayılarla yaşadığı bu tecrübelere bağlamıştır. Treadwell yılın her sezonu Katmai sahilinde ki Hallo Koyunda bulunan ve Big Green adı verilen büyük yeşil açık alanlardan oluşan bölgede kamp yapardı. Bu bölgeye Boz ayıların mabedi derdi. Gerçekten de burası boz ayıların yoğun olarak yaşadığı bir bölgeydi. Treadwell, gözlemleri sırasında zaman zaman ayılarla fazlasıyla yakın temas kurar hatta ayı yavrularına dokunur, onlarla oynardı. Ancak kitabında ayılara karşı her zaman dikkatli olduğunu iddia eder. Onlarla arasında karşılıklı bir güven ve saygı duygusu geliştirdiğini yazar. Timothy karşılaştığı ayıları isimlendirmeyi alışkanlık haline getirmişti, bunun, onlarla arasında inşa etmeye çalıştığı ilişkinin ilk adımı olduğunu düşünüyordu. Milli Park Korucuları ise Treadwell’in bu şekilde doğal hayatı taciz ettiğini düşünüyorlardı. Halbuki Milli Park Kavramının kendisi doğayı bir taciz şekli değil midir. Hayvanların yaşam alanlarını kısıtlamanın modern dünyada ki başka bir adıdır. Hayvanlar eski tarih boyunca insan gruplarıyla iç içe yaşamışlardır. Sezonun sonuna doğru Kaflia Koyu’na yol alan Treadwell burada Boz Ayı Labirenti adını verdiği bölgede kamp kurardı. Bu bölge, çevre bölgelerden gelen ayı izlerinin ve hareket yollarının kesiştiği boz ayılarla karşılaşma ihtimalinin en yüksek olduğu yerdi. Treadwell bu deneyimleri sırasında 100 saatten fazla video kaydı yaptı, bir o kadar da fotoğraf çekti. Bu videoların çoğunda Treadwell yalnızdı. Ancak Kız arkadaşı Amie ölümüne kadar ki son 3 yaz boyunca Treadwell ile birlikte geldi.
2001 yılında gelindiğinde Treadwell, basının ve medyanın ilgisini çekmeye başladı. Bir çevre aktivisti olarak sık sık boy gösteriyordu. Ayılarla ilgili olarak öğrencileri eğitmek amacıyla ABD içerisinde okullar arası bir seyahate çıktı, Discovery Channel’a konu oldu. The Late Show’dan David Letterman’ın konuğu oldu ve Dateline NBC’de deneyimlerini paylaştı. Grizzlies: Living with Wild Bears in Alaska with Jewel Palovak isimli kitabın yazarlarındandır. Kitap Alaska yarımadasında geçer ve Treadwell in maceralarını anlatır. Palovak ile Treadwell Grizzly People adı verilen ve amacı ayıları ve vahşi yaşamı korumak olan bir organizasyon kurdular.
Charlie Russell ayılar üzerinde çalışıyordu ve Kamçatka Rusya’da onlarla birlikte yaşamıştı. Treadwell ile de çalışan Russell, onu biber gazı ve elektrikli çit gibi temel güvenlik önlemleri konusunda eleştiren uzun bir yazı yazdı. Ölümünün ardından duruşmada Alaskalıların normal tepkisine karşı Treadwell’in ölümünü yorumlamış ve şöyle yazmıştır “Eğer Timothy 13 sene boyunca ayıları öldürse, başkalarına bu konuda rehberlik etse ve sonunda yine bir ayı tarafından öldürülseydi, Alaska’da her zaman büyük bir hayranlıkla hatırlanacaktı”. Grizzly Man adlı filmi de eleştiren ve hatalı bulan Russell “Palovak eğer gerçekten ayıların ve doğal hayatın korucuyusu olsaydı bunlara karşı daha sempatik ve adil bir film yapımcısı ile çalışırdı” demiştir ve duygularıma tercüman olmuştur.
Timothy’nin kurduğu Grizzly People organizasyonuna göre Katmai’de devam eden sene içerisinde 5 boz ayı kaçak avcılık yüzünden kaybedilmişti. Ancak Anchorage Daily News tarafından mahkeme kayıtlarına dayandırılarak verilen habere göre avcılar Milli Park sınırı yakınındaki avcılığa açık Funnel Creek Korusunda avlanmaktaydılar. Nick Jan’in Kitabı Grizzly Maze (Boz ayı Labirenti) başta olmak üzere bir çok kaynağa göre ise, Treadwell hiçbir zaman koruluk yakınında kamp yapmamıştı. O sürekli olarak Milli Park sınırları çevresindeki Halo Koyu ve Kaflia koyu bölgelerinde konuşlanmış buralarda kamp yapmış ve asla korunun yakınında bulunmamıştı. Otoritelerin 16000 km2 lik Katmai Ulusal Parkında devriye yapabilmelerinin en etkili yolu ise uçaklaydı.
Treadwell ile boz ayıların arasına her zaman müdahaleler vardı. Milli Park Servisi en başından Treadwell’e davranışları konusunda endişelerini dile getirmişti. Park Servisi tarafından tutulan kayıtlara göre 1994’den 2003’e kadar korucular tarafından en az altı kez ihlal yaptığı bildirildi. bu ihlaller arasında: lisansı olmadan turistlere rehberlik yapmak, aynı bölgede park servisinin verdiği yedi günlük limitten daha uzun süre kamp yapmak, uygun olmayan gıda depolamak, yaban hayatı taciz, ziyaretçiler ve tur rehberleriyle anlaşmazlıklar yer alıyordu. Aynı zamanda kamp çevresine elektrikli çit çekmeyi ve ayı spreyi taşımayı redderedek yetkilileri sinirlendiriyordu. Aslında Timothy ayı spreyi taşıyordu. Hatta bir kez kullanmıştı. Ancak yazdığına göre, spreyi kullandıktan sonra ayının duyduğu korkunç acıyı kendiside hissetmiş ve bir daha kullanmamaya karar vermişti.
1998’de Park korucuları, Treadwell’in çadırında yiyecekle dolu bir buz kutusu buldular. Ayrı bir olayda, korucular, kamp alanında yasak olan portatif jeneratörü kaldırmasını istediler. Ardından park yetkilileri yeni bir kural getirerek (sonradan sıklıkla Treadwell Kuralı olarak anılacak olan) kamp yapan herkesin en fazla yedi günde bir kamp alanını değiştirip 1.6 km uzağa taşımasını istediler. Treadwell başlangıçta sahil boyunca küçük motorlu bir botla bir aşağı bir yukarı kamp kurarak bu kurala uydu. Zamanla bu yöntemi ve kuralı mantıksız bulan Treadwell, Kamp alanını sık ağaçların arasına yaparak ağaç dal ve yapraklarıyla koruculardan gizledi.
2003 yılında Treadwell ve Asistan Doktor kız arkadaşı Amie Huguenard Katmai Ulusal Parkı‘na geldiler. Treadwell, sonabaharda ayıların yoğunlukla somon avlamak için uğradıkları dere yatağını konaklamak için seçti. O sene Treadwell kamp için geldiği normal zamanın sonuna doğru gelmişti. Bu dönem ayıların kışa girmeden ve uykuya yatmadan önce bol yağ depolamak amacıyla sık avlandıkları ve sınırlı yiyecek kaynakları nedeniyle çok daha agresif oldukları bir dönemdi. Normalde bu yüksek riskli süreçte Treadwell kamptan ayrılırdı. Ancak kamp süresince görmediği favorisi olan dişi kahverengi ayıyı görebilmek için süreyi bir hafta daha uzattı. O modern uygarlıktan nefret ettiğini, ayılarla doğadayken kendisini insanlarla çevrili büyük şehirlerde olduğundan daha iyi hissettiğini söylerdi. Timothy insanlardan nefret ettiğini çok kez tekrar etmiştir. Yaz aylarından Treadwell e alışık olan ayıların çoğu kış uykusuna çoktan girmişti. Parkın diğer bölgelerinden Treadwell’i tanımayan ve av kaynakları için o bölgeye hareket eden ayılar vardı. Ölümünden birkaç saat önce kaydedilen görüntülerde Bir kahverengi boz ayının, Timothy’nin yakınındaki nehrin kenarında somon balığı avlayabilmek için dalıp çıktığı görünüyordu. Timothy’nin bu yabancı ayı etrafındayken çok da konforlu hissetmediği görüntülere yansıyordu.
5 Ekim Pazar günü öğle saatlerinde Tim, uydu telefonu ile Malibu Kaliforniya’da ki ortağıyla görüştü. Herhangi bir sorun olmadığını belirtti. 6 Ekim sabahı Kodiak hava taksisi pilotu onları almak için bölgeye iniş yaptı. Tim ve kız arkadaşını bulamayan pilot Willy Fulton bu sırada bir ayıyla karşılaştı ve uçağa geri dönerek Park görevlileri ile temasa geçti. Yapılan kısa bir araştırmayla Treadwell ve Huguenard’ın kalıntılarını buldular. Tim’in parçalanmış başı, omurgasının bir kısmı ve sağ kolunu kampın biraz ötesinde buldular. Sağ kolunda saati hala duruyordu. Huguenard’ın kalıntıları ince dallar ve toprak yığını ile gömülü halde parçalanmış ve çökmüş kamp çadırının yanında bulundu. Büyük bir erkek boz ayı bölgesini korumak için kalıntıları bulan ve toplayan koruculara saldırdığı sırada öldürüldü. Kısa süre sonra koruculara saldıran ikinci bir boz ayıda öldürüldü. Öldürülen büyük erkek ayıda yapılan otopside insan kalıntıları bulundu. Vurulan diğer genç ayı ise otopsi ekibi ulaşana kadar diğer vahşi hayvanlar tarafından yenmişti. Kamp alanında bulunan kamera polisler tarafından incelendi ve içerisinde 6 dakikalık siyah, görüntünün olmadığı ancak seslerin bulunduğu bir kayıt olduğu belirtildi. Kayıtta kahverengi boz ayının homurtularıyla Tim ve Amie’nin acı çığlıkları vardı.
Timothy’nin ayılara olan tutkusu, onlara beslediği yoğun sevgi aslında bir nevi ölümünün nedenlerindendi. Olası bir tehlikede savunma amaçlı dahi olsa herhangi bir önlem almayışı bundandı. “Onların evine silahla giremem. Birisinin evine gidip silahla onu tehdit edemezsiniz, bu benim ölümüme bile neden olsa bunu yapmam” diyordu.
Timothy Treadwell’in anısına saygıyla.
Adamın cesarete bk
Yazınızda belgeselin yapımcısı Palovak’ı ağır bir şekilde eleştirmişsiniz ama Popüler medyada Palovak’ın belgeselleri çok beğenilir ve insanlar onun gözünden yapılan değerlendirmeleri her zaman kendilerine yakın bulurlar
Palovak konusunda size tamamen katılıyorum. Öte yandan adamın ölümünü gündeme taşıyan ve bizlere kadar ulaşmasını sağlayan da yine o dur, bunu yaparken her ne kadar Timothy’nin hatırasına zarar vermiş olsa da. Alaska halkı gözünden Timotinin nasıl algılandığını belgeseli izlerken tahmin etmek zor değildi, yazıyla birlikte bu fikrim pekişti. Treadwell tercihlerinin risklerini her zaman biliyordu ve bu açık yüreklilikle göğüslemeyide bilmiş. Palovak ise Alaska halkının ve kız arkadaşının gönlüne göre bir kurgu oluşturmayı seçmiş. Hatta bunu bir adım öteye taşıyarak kız arkadaşının ölümünün bile sorumluluğunu Timothye yüklemiş. Bu kabul edilebilir değil
Ayı koruyucusunu ayının yemesi, profesyonel timsah araştırmacsını timsahın yemesi, bnlar hep mesleki ölümcül kazalar bence, mesleklerinin cilvesi