Kenshi İnceleme

Geliştirici: Lo-Fi Games

Tür: RPG – Strateji – Sandbox

2000’lerde o zamanlar güvenlik personeli olarak çalışan Chris Hunt, 6 sene boyunca tek başına uğraşarak bir oyun yaratmayı başardı. Bu indie oyun Steam’in o zamanlar aktif olan Greenlight projesi kapsamında Steam’de satışa çıktı. Başlarda zorluk seviyesi nedeniyle oyunculardan tepki alan Kenshi, zamanla içeriğindeki çeşitlilik ve bu çeşitliliğin oyun dünyasında şu aralar en büyük eksik olan sandbox tarzıyla harmanlanmış oynanışı ile bir anda ön plana çıktı. düzgün bir müzik listesi dahi olmayan bu oyun neden bir anda benim gibi profesyonel oyuncuların radarına girmişti ve beğenilmişti?

30’lu yaşlarında bir veteran oyuncu olarak Kenshi için oynadığım en iyi ilk 3 oyun arasında diyebilirim. 30’undan sonra ilk defa fanboylar gibi bir yazılımcının peşinden hayranlıkla koşmamın nedeni yine bu oyun oldu. Chris Hunt’a Linkedin başta olmak üzere ulaşabileceğim her yerde ulaşmaya çalıştım. Peki neden böylesi bir etki yaratmıştı bende?

Bir oyun düşünün, kendi dünyası, güneşi ve gezegeni olsun, gece gündüz döngüsü, Atmosferik olaylar, asit yağmurları, zehir bulutları vs olsun. kuş bakışı yönetim, inşa yönetimi ,üretim yönetimi, base yönetimi, Hero yaratma ve skill dağıtımı hepsi bir arada olsun. Tüm bunların yanında taraflar, tarafl ilişkileri ve basit düzeyde de quest sistemi olsun. İşte böyle bir oyun sadece bir tane var. O da Kenshi. Diyeceksiniz ki Mount And Blade’de böyle bir oyun. Evet Kenshi’nin çeşitliliğine en yakın oyun Mount And Blade i örnek verebiliriz fakat son çıkardıkları Bannerlord’u uzun saatler oynamış bir oyuncu olarak oyun dünyasında kemikleştirdikleri kendine has özel yerlerini kaybettiklerini rahatlıkla söylemek mümkün. Oyunu savaş ve kale al basitliğine indirmişler, quest sistemi ve management tarihe karışmış, bunuda büyük ihtimalle pastanın payını oyunu basitleştirerek büyütmek için yapmışlar. Özel ve az oyuncuyla yıllarca unutulmaz olmak varken zengin oyun firmaları gibi milyon dolarlık 1-2 senede unutulan gösterişli oyuncaklar yapmayı tercih etmişler. bu da eski MB serilerinin anısına bir anlamda hakaret olmuş. Bu benim kişisel görüşüm. Peki Kenshi’yi özel kılan içerik çeşitliliği ve oynanış olarak neredeyse oyun dünyasında tek olmasının yanında özel yapan nedir derseniz, tek kişinin geliştirmesi derim. En azından başlangıçta tek kişinin hayalleri ve mesaileri oyunun temelini oluşturuyor. Ve bu çaba, özveri de oyuna yansımış.

Oyunda bir çok A+ zengin firmanın kaçındığı gore ve decapitaton efekti bolca bulunuyor. Chris oyunu yazarken bütün oyuncu kitlesini alayım diye paracı bir tatikle yazmamış, kendi istediği gibi, kendi hayal ettiği oyun dünyasında kendi eksik bulduğu yönleri tamamlayan bir oyun yazmış. İşte Kenshi’yi özel kılan esas unsur burada yatıyor.

Kenshi’de mod desteğiyle birlikte geliştirmelerin ve yapılabileceklerin neredeyse sınrı yok. Öylesine kaotik ve rastlantısal bir oynanış sunuyor ki her oynadığınızda oyun size bambaşka bir hikaye yazıyor, bambaşka maceralar ve mücadeleler içerisinde buluyorsunuz kendinizi.

Karakterinizi Geliştireceğiniz bir Yetenek Sistemi var

Kenshi de gerçek anlamda “0” bir halde oyuna başlıyorsunuz. Yaşayacağınız dünyanın detaylarını, örneğin acıkma süresi, kan kaybından ölme süresi, haritanızdaki grupların sayısı, haritada karşılaşacağınız hayvanların sayıları ve karşılaşma sıklığı vb. yeni oyuna başlarken önceden ayarlamanız mümkün. Ardından oyuna bir şehrin içinde veya bazen yabani kısımlarda başlıyorsunuz. Distopik bir gezegendesiniz, her bölgenin coğrafi yapısı değişik, kimi bölgeler çölken kimi bölgelerde ateş patlamaları oluyor, kimi bölgeler asit yağmurlarıyla yıkanırken, kimi bölgeler en ölümcül canlıların yuvası halinde. Kenshi’de gezegendeki tüm canlılık size düşman, köle tacirleri, Holy Nation, United Cities etc.gibi birazdan tek tek özetleyeceğim Faction’lar bulunuyor. Bu taraflar oyunun başında size karşı neutral oluyorlar. Zaman içerisinde haritada bu taraflarla karşılaştığınızda verdiğiniz tepkilere göre size düşman olabiliyorlar ki, siz oyuncu faction olarak bir base sahibi olup haritada genişledikçe bu taraflarla düşman olmadan yaşamanız bir yerden sonra imkansızlaşıyor.

Kenshi de 7 Yaşındaki Çocuklar İçin Hazırlanmış Her şeyi Sizin adınıza Yapan Gelişmiş Oyun Tarifleri ve Yönergeleri Bulunmuyor

Oyun size basit ve çizgisel yönergeler vermiyor, kendi başınızasınız ve attığınız her adımın ölümcül geri dönüşleri oluyor. Başlarda hayatta kalmak için haritadaki şehirlerin içinden çıkamıyor hatta şehir duvarlarının dibinden ayrılamıyorsunuz. Karakterin skill gelişimi müthiş yazılmış. Karakter koştukça sürati artıyor, dayak yedikçe dayanıklılığı artıyor, hangi silahı sürekli kullanıyorsa o silahta ustalığı artıyor. Silah yerine yumrukla savaşıyorsanız martial arts seviyeniz artıyor. Zırhsız veya hafif zırhlarla savaşırsanız hatta çıplak savaşırsanız ölümcül darbelerden kaçınma(dodge) yeteneğiniz artıyor. Kısacası level alayım şuna skill basayım yerine siz oyunda ne yaparsanız neyi çok yaparsanız karakteriniz o yönde gelişiyor.  Örneğin sırtınızda çok ağırlıkla hareket ederseniz güç puanını artırıyor. Early game sürecinde haritada şehrin içinde yukarıdan aşağıya sırtımda taşlarla saatlerce yürümüşlüğüm var. Taş taşımadım ki kolum ağrısın lafı Kenshi’de geçerli değil. Taşta taşıyorsunuz, dayak da yiyorsunuz, köle olup madenlerde de çalıştırılıyorsunuz. Mesela oyunun başlarında Slave Hunterlar(Oyundaki Köle taciri grup) tarafından yakalanıp kafese atılmak ve köle olarak çalıştırılmak eğer kaçmayı becerebilirseniz çok da kötü değil. Çünkü her gece sizi kafese tıktıklarında kafesi açmak için lockpick skilinizi çalıştırıyorsunuz. Aynı zamanda kaçarken kurtardığınız bazı köleler size katılıyor companion sayınız artıyor. Tabi kaçabilmeniz lazım. Görüldüğü gibi Kenshi dünyasında başınıza gelecek en kötü şeylerden bile olumlu sonuçlar çıkarmayı bilmeniz lazım. Klasik oyun kültürünün ötesinde düşünmeniz gerekiyor.

Örneğin çölde aç çapulcuların saldırısına daha oyuna başladıktan iki dakia sonra uğrayabilirsiniz. Ve sizi döve döve bayıltıp orada öylece bırakıp gidebilirler. Kan kaybından yavaş yavaş ölürken yeni oyun açmak yerine bekleyebilirsiniz. Çünkü oyunun rastlantısal dünyasında birazdan ne olacağını tahmin bile edemezsiniz. Yalnız başına oradan geçen bir başıboş sizi tedavi edip yoluna gidebilir veya o civarda yaşayan bir hayvan sürüsü tarafından diri diri yenebilirsiniz. Veya köle tacirleri tarafından bulunup tedavi edilip madene taşınabilirsiniz. Kısacası vazgeçmemek ve dikkatli adımlarla oynamak Kenshi’de sizi hayatta tutacaktır.

Tüm bu önerilerim Early game süreci için geçerli tabi. Mod desteğiyle birlikte oyunda geliştikçe ve kendi şehrinizi yapacak kaynağa ve insan sayısına ulaştıkça artık çok daha rahat bir oyun süreci sizi bekliyor. Bu safhadan sonra haritada yolculuk arkanıza bakmadan koşarak uzaklaşmaktan öteye geçiyor ve savaş yeteneklerini geliştirdiğiniz karakterlerinizden oluşturduğunuz gruplarla keşfe çıkıyorsunuz. Yolda karşılaştığınız düşmanlardan kaçmak yerine artık savaşıyor kendi yolunuzu açıyorsunuz. Tabi oyunun dünyası da bu süreçte boş durmuyor. Siz gelişip güçlendikçe düşman olduğunuz taraflar size daha güçlü gruplarla saldırıyorlar. Burada da şehir defansı ön plana çıkıyor. İnşa ettiğiniz şehirleri güçlü duvarlarla çevirip yine aynı şekilde güçlü defans sistemleri kurmalısınız, yoksa herhangi bir saldırı sonrası yaralanan, ölen hatta esir düşen karakterlerinizi haritada tekrar bir araya getirmek, esir düştükleri yerlerden gizlice geri almak veya kaçırmak için saatler harcamanız gerekiyor.

Tüm bu kaos ortamı sizi oyundan koparmıyor. Bir senaryosu hatta questline ı dahi olmayan bu küçük boyutlu oyun, sizi kendi dünyasında yer edinmeye çalışırken saatlerce çeşit çeşit rastlantısal olayla oradan oraya savuruyor. Stratejik düşünmeye, kaynakları dikkatli kullanmaya, sizi odaklanmaya zorluyor. Bir sandbox oyun olmanın ötesinde harika bir deneyimin parçası oluyorsunuz.

Gelelim oyunda karşılaşacağınız taraflara;

BÜYÜK TOPLULUKLAR

 

United Cities

United Cities yani İmparatorluk, oyundaki en güçlü ve en büyük taraf. Bu topluluk zorba bir hükümdar tarafından imparatorluk ünvanıyla yönetiliyor. Asillerden oluşan bu topluluk köleliği sonuna kadar destekliyor. Parasal olarak da en iyi durumda olan taraf olan İmparatorluğun Kenshi dünyasında ittifak halinde olduğu alt topluluklar, Ödül Avcıları(Bounty Hunters), Köle Tacirleri(Slave Traders) ve Tüccarlar Loncası(Traders Guild). Düşman oldukları alt topluluklar ise Anti-Slavers(Kölelik Karşıtları) ve Rebel Farmers(Asi Çiftçiler). Başlarda bu toplulukla iyi geçinmek zorundasınız. Hatta Kadın karakterle oyuna başlarsanız başka şansınız yok çünkü tutucu ve yobaz Holy Nation size ilk fırsatta düşman olacaktır ve geriye size en yakın United Cities şehirleri kalıyor kaçmak için. 

Holy Nation

Holy Nation veya Kutsal Millet, oyunda İmparatorluk ile birlikte en çok karşılaşacağınız topluluk. Okran adında bir tanrıya tapan bu topluluk, kadınları aşağı gören bir yapıya sahip. O nedenle başlarda yeni şehir kurarken ekibinizde kadın veya Hiver, Skeleton vb.  karakter varsa mutlaka size musallat olup bu kadın bir başına nasıl özgürce dolaşıyor, başı neden açık ! diye tepki göstereceklerdir. Aynı zamanda Kenshi dünyasındaki insanlar dışındaki tüm türlere karşı da nefret besleyen Holy Nation, hepsinin kökünün kazınması idealini savunuyor. Bir anlamda Faşizmin ve yobazlığın oyundaki temsilcisi. Holy Nation tıpkı United Cities gibi oldukça güçlü ve verimli topraklara sahip Kenshi Dünyasında. Fakat United Cities gibi politik hayvan olmadıkları için hemen hemen gezegendeki tüm taraflarla savaş halindeler. Köleliğin normal yaşamın bir parçası olduğu Holy Nation’dan kaçan kadın ve kölelerden oluşan Flotsam Ninjas en büyük düşmanları(Neye göre?). Tabi senaryoya göre böyle olsada Flotsam Ninjaları ile Holy Nation şehirleri arasında çok mesafe olduğu için ve Flotsam Ninjas minör faction yani alt grup olduğu için ikisi savaşırken çok zor denk gelirsiniz. Flotsam Ninjalarının haritada aktif dolaşan destekçileri çok çok az.

Shek Kingdom

Şek krallığı oyundaki bir başka topluluk. Shek adı verilen savaşçılardan oluşan bu topluluk yaşamı savaşarak yorumlayan bir grup. Bir anlamda Orklara benzetebiliriz. Zaten kültürleri de orklara çok benziyor.  Holy Nation ile girdiği büyük savaş sonrası kökünün kazınmasından son anda kurtulmuş, harabeye dönmüş bir kaç şehrinde hayatta kalmaya çalışmakta. Stone Golem adındaki liderleri savaşarak sayıca üstün Holy Nation tarafından tamamen yok edilmektense daha pasif bir stratejiyle geride kalarak topluluğu hayatta tutmayı seçmiş. Kısacası yıkamadığın bileği öpmüyorsan bile tekrar yıkmaya çalışma demiş Stone Golem.  Tabi Shek kültürü gereği bu korkaklık olarak görüldüğü için Shek Krallığından isyan edip kopmuş bir çok alt savaşçı grup haritada yer alıyor. Bunlar Holy Nation ve Shek Kingdom’a düşman olan Band of Bones, Kral’s Choosen ve Berserkers. Sheklerin kafasında boynuzlar oluyor ve savaşta yenilirlerse bu boynuzlar kesiliyor, o nedenle kesik boynuzlu veya küçük boynuzlu Shekleri toplumlarında hor görüyorlar, eziğe bak yenilmiş diyerek dışlıyorlar.

Western Hive

Western Hive yani batı kovanı oyundaki böcek benzeri Hive ırkının dahil olduğu büyük grup. Hive’ler çok üredikleri için her yerde denk gelmeniz olası fakat genel olarak saldırgan olmayanları Vein tarafındaki Hive köylerinde kalabalık gruplar halinde yaşıyorlar. Batı kovanı saldırgan değil, ticaret yapıp uğrayabileceğiniz yerlerden. Hatta tüccarları size bir şey satmak için aşırı ısrar eder, peşinize takılır. Fakat Güney kovanı (Southern Hive) kiminle dost olursanız olun saldırgan bir topluluk, sizi gördüğü yerde büyük gruplar halinde saldırıyorlar. Renkleri Batı kovanından farklı olarak pembe ağırlıklı oradan farkı anlarsınız. Batı kovanı da Güney kovanıda  Hive Kraliçesi ve Prensleri tarafından yönetiliyor. Özellikle oyunun başlarında Güney kovanı ile ters düşmemeye bulunduğu bölgelere girmemeye çalışın. Çünkü inşa ettiğiniz şehre size düşman olan topluluklar işgal etmek için dönem dönem savaşçı gruplar gönderiyorlar. Bunların arasında benim gördüğüm en zorlu olanı Güney kovanının savaş takımları oldu.

Machinists and Tech Hunters

Makinistler ve Teknoloji avcıları şehrinizi inşa edip teknoloji geliştirme kısmına geldiğinizde en çok aradığınız topluluklar olacak. Makinisler Kenshi’de yaşanan büyük yıkımı araştıran bir topluluk. Antik topluluklar neden yok oldular? Bu kaosa ve yok oluşa neden olan sebepler ne olabilir? Hangi teknolojileri kullanıyorlardı? gibi sorulara cevap arayan ve bunları kitaplaştıran bir topluluk. Teknoloji Avcıları ise Kenshi’de keşfe çıkıp eski teknolojileri, laboratuvarları, kadim topluluktan geriye ayakta kalmış eski yapıları arayıp buralardan teknoloji toplayan bir topluluk. Haritada bir kaç tane Tech Hunder Şehri bulunuyor. Özellikle şehrinizdeki üretimin tech seviyesini arttırma zamanı geldiğinde Tech Hunter’ların şehirlerine uğramanız gerekecek.

Yukarıda saydıklarımız oyunun temel büyük gruplarını oluşturuyor. Birde haritaya serpiştirilmiş, küçük bir şehre veya istasyona sahip olan sayıca daha küçük alt topluluklar var. Onlara da genel olarak değinirsek;

ALT TOPLULUKLAR

Border Zone

Black Dragon Ninjas

Border Zone, haritada Holy Nation ile Shek Krallığı arasında kalan bir bölge. Bu bölgede The Hub adında mutlaka denk geleceğiniz bir yıkık şehir var. Bu şehir daha önce Holy Nation’a aitmiş fakat Holy Nation Outlaws burayı yerle bir etmiş ve Holy Nation’ın elinden almış. Bu bölge Kutsal Milletin elinden çıkınca da birden fazla alt kaotik grup burada türemiş. Bunlar Hub’daki Holy Nation Outlaws, hemen yakınındaki istasyona yerleşmiş Trade Ninjas, ki bu ufacık istasyon sizin için çok önemli olacak özellikle başlarda. Yolculuk ederken peşinize takılan hayvan/düşman moblarını bu istasyona çekip ninjaların sizi koruması için içeriye kaçacaksınız (: Sonra da kemik ve etlerini değerlendireceksiniz. Peki Border Zone’u terörüze eden hostile yani düşman gruplar var mı derseniz başınızın özellikle başlarda belası Dust Bandit‘ler derim. Starving Bandits ve Dust Bandits bu bölgede yoğun olarak bulunuyor. Starving Bandits adı üstünde açlıktan ölmek üzere olan moblardan oluşuyor ve genellikle 3-5 kuruş eppek parası verip savaşmadan gönderebiliyorsunuz fakat Dust Banditler öyle değil. Fazla yakınlaşmamaya çalışın. Yine Border Zone da başka bir topluluk var ki şehir kurduğunuzda ekmeğinize rızkınıza göz dikecekler. Her hafta size saldırıp şehrinizde ürettiğiniz yiyecek ne varsa hepsini çalıp gidecekler, onlar da Black Dragon Ninjas. adını telaffuz edince insan heyecanlanıyor şöyle mağrur onurlu savaşçılar falan bekliyor fakat bildiğiniz yemek hırsızı hepsi. Hatta öyle gözü açlar ki şehre koşarak dalınca savaşmak yerine ilk iş olarak erzak depolarınızı boşaltırlar.

Deadcat

Deadcat yani ölü kedi bölgesi Kenshi’nin kuzeybatı tarafındaki alana verilen ad. Bu bölge tamamen yamyamlar tarafından kontrol altında. daha önce burada medeni topluluklar yaşıyormuş fakat yamyam istilasıyla ya yemek olmuşlar ya kaçmışlar. Bu bölgede yamyamların sayısını kontrol altında tutmak için Cannibal Hunter’ların üsleri bulunuyor. Bu bölgeye erken oyun zamanı girmenizi önermiyorum, yamyamlar kolay ölüyorlar çünkü zırhları yok fakat sayıları çok fazla olduğu için zayıf bir ekiple girerseniz büyük risk alırsınız. Cannibal‘ların esir alma huyu yok, kucakladıkları gibi kazana atarlar, yakalanan veya yaralanan karakterinizin, eğer zamanında yetişemezseniz yamyamlara akşam yemeği olma ihtimali var.

Flotsam Ninjas

Flotsam Ninjaları Holy Nation bölümünde de değindiğim gibi ağırlıklı kadınlardan oluşan bir alt topluluk. Holy Nation’dan kaçan kadınlardan ve başka ırklardan kölelerin oluşturduğu ve Cannibal bölgesi (Deadcat) sınırında bir istasyonda yaşayan bu topluluk, yerleştiği yer itibariyle  aynı zamanda kalabalık yamyam saldırılarına karşı da DeadCat bölgesi dışına karşı defans görevi gören,  yamyam sayısını dengede tutan bir etkiye sahip.

Mongrel

Mongrel şehri late game de gidebileceğiniz tehlikede bir bölgede bulunuyor. Oyun başlarında gitmeye çalışırsanız muhtemelen yemek olursunuz. Çevresi bir sis alanıyla çevrili bu şehre ulaşmak için sislerin içinde yaşayan ve hiv ırkının bir varyasyonu olan ve sayıları kum gibi olan Fogman moblarını aşmanız gerekiyor. Böylesine tehlikeli bir bölgenin ortasında olan Mongrel şehri’de kimsenin kolay kolay gitmeyi tercih etmeyeceği bir yerde olduğu için kanun kaçakları, kaçak köleler, fogmanlerden kurtulanlar vb. için ideal bir sığınak görevi görüyor. Şehir Shinobi Guards adı verilen savaşçılar tarafından korunuyor. Shinobi Guards aynı zamanda Tech Hunterların bölgelerinde koruma görevi yapan bir topluluk. Shinobi Thiefs ile karıştırmayın çünkü Shinobi Thiefs farklı bir topluluk.

Slavers (Köleler)

Köleler, Kenshi gezegeninde topluluklar arası ilişkileri belirleyen en önemli unsurlardan bir tanesi. Köle savunuculuğu ve köle karşıtlığı bir anlamda oyunda topluluklar arasındaki zıtlaşma, düşmanlık ve dostluk ilişkilerinin en büyük parçalarından. Köleler, Köle Tüccarları (Slave Traders) ve Köle Avcıları (Slave Hunters) tarafından domine edilen bir topluluk. Bir de kaçan köleleri avlayan Manhunters var.  Kenshi’de köle olmak için yaşadığımız liberal dünyadaki gibi fakir doğmak yeterli değil. Çok paranız da olsa haritada tek başınıza gezerken tipinizi beğenmeyen bir köle avcısı tarafından oracıkta köleleştirilebilirsiniz. köleleştirildikten sonra ayağınıza kölelere vurulan bir prangra takılıyor. Bu pranga sahibinizi sürekli takip etmenizi sağlıyor. Eğer prangadan ortalık yerde kurtulmaya çalışırsanız(lockpick skili) dayağı yiyorsunuz hatta öldürülüyorsunuz. O nedenle karakteriniz zayıfken köleleştirilirseniz bırakın köle avcıları sizi madenlere götürsün. Orada bir kaç gün çalışın gözlem yapın, Lockpick skilini geliştirin. Ardından bir gece gizlice canlı kaçma şansınız var. Köleliği destekleyen toplulukların şehirlerinde Köle marketler(Slave Market) bulunuyor. Sizde oyunun ilerleyen dönemlerinde köleliğe bakış açınıza göre kendi şehriniz için köle alabiliyorsunuz bu marketlerden. Veya esir düşüp köle pazarına hapsedilen karakterinizi bu marketler aracılığıyla para ödeyip geri alabiliyorsunuz. Fakat unutmayın, şehrinizde köleleriniz olursa kölelik karşıtı gruplar size zamanla düşman oluyorlar. Aynı zamanda eğer Anti-Slavers‘larla iletişime geçmiş ve o topluluktan karakterleri küçük questleri yaptıktan sonra ekibinize katmışsanız kölelerle çalışmaya başladıktan sonra sizden ayrılıyor ve düşman oluyorlar. Köle olduktan sonra kaçmanız yeterli değil. Kölelikten kaçtığınızda bir süre boyunca “looks like slave” damgasıyla geziyorsunuz. Bu da haritada karşılaştığınız insanların bir şekilde sizin kaçak köle olduğunuzu farketmesine neden oluyor. O nedenle kölelikten kaçarsanız bir süre herkesten uzak yaşayın ve karakterin infosunda yazan “loooks like slave” ibaresinin ortadan kaybolmasını bekleyin. Veya elinizde yeterli sayıda kıyafet ve zırh varsa karakteri giydirerek de bu köleye benzeme oranını düşürebilirsiniz. O oran düştükçe köle avcılarının veya manhunterların sizi avlama oranı da düşüyor. 

Swampers

Swampers adı üstünde Kenshi’de ki bataklık bölgelerinin adı. Buraya ulaşması, zehirli gazın yoğun olması ve Kenshi’de ki pathfinding sisteminin en çok swamp bölgesinde bozulması yüzünden bazen sinir bozucu olabiliyor. Bataklık bölgesi suç çeteleri tarafından kontrol edilen bir bölge. Burada yoğun olarak “hemp” yani bildiğimiz Kenevir üretimi yapılıyor. Burada en güçlü grup Hounds adı verilen topluluk. Siz de bu topluluğa katılabiliyorsunuz. Bu topluluk sulak bataklık ortamında bol bol kenevir yetiştirip bundan esrar yapıyor ve satıyor. Bu bölgede Hounds dışında size neutral olan, Blackshifters, Grayflayers, Stone Rats ve Twinblades gibi küçük alt gruplar yaşıyor. Bölgede saldırgan olan düşman topluluklar ise Red Sabers ve Swamp Ninjas

Skeletons

Adı üstünde iskeletler adı verilen bu topluluk yok olmuş antik medeniyetten hayatta kalmış skeletonların oluşturduğu ve hava soluyan canlılar için ölümcül bir atmosfere sahip bir bölgenin ortasındaki Black Desert City’de yaşarlar. Skeletonlar mekanik vücut parçalarından oluşan bildiğimiz(?) robotlar. Terminatör’de ki T-800’ün et kaplamasız hali gibi düşünün.  Eski yok olmuş medeniyetler tarafından büyük ihtimalle hayatı kolaylaştırmak için, güvenlik için vb. amaçlarla üretilmişler. Kenshi dünyasında farklı bir çok alt gruba sahip olan skeletonlarla genelde eski teknolojiyi ararken karşılaşacaksınız. Skeletonlar oyuna başlarken karakter seçiminde hem avantajlı hem dezavantajlı olabiliyor. Şöyle ki, açlık ihtiyacı olmaması ve ölümcül hava şartlarından etkilenmeme size yolculuk ederken büyük kolaylık sağlarken, diğer toplulukların özellikle Holy Nation’ın Skeletonlara beslediği düşmanlık, daha oyunun başlarında yeterince gelişmeden ve topluluklarla bir ilişki kuramadan sürekli savaşmak veya kaçmak zorunda kalmanıza neden oluyor. Aynı zamanda uzuvlarını iyileştirmek için repair bed veya repair kit gibi oyun başında oyuncuya oldukça pahalı gelecek ekipmanlar istiyor oluşuda bir kavga sonrası karakterin sağlığını doldurmada size büyük zorluk çıkarabiliyor.  O nedenle, yeni başlayacaklar için ilk karakter olarak Skeleton önermiyorum.

Yazıda bahsettiklerim dışında daha onlarca alt grup ve topluluk oyunda sizleri bekliyor olacak. Bunların bir kısmı ana ve alt topluluklara bağlı bir kısmı tamamen bağımsız gruplar. Örneğin size bodyguardlık yapmaları veya şehrinizi korumaları için bu alt grupların Mercenary yani paralı askerlerini kiralayabiliyorsunuz. Bunun bir avantajı da bu kiralamaların o grupla ilişkinizi pozitif yönde etkilemesi oluyor. Örneğin şehrinizi koruyan united cities mercenary grubu bir savaşa giriyor savaş sonrası karakterleriniz onları iyileştiriyor veya yatağa yatırıyor, bunlar oyundaki ilişki dengesinde  o paralı asker grubunun bağlı olduğu toplulukla aranızı iyileştiriyor. Shinobi Thiefs gibi hemen her şehirde üssü bulunan gruplarla para karşılığında ittifak yapabiliyorsunuz ki bunu mutlaka öneriyorum. Şehir içinde istemeden karıştığınız bir olası arbedede o şehirde sizinle ittifak halinde grup üyeleri olursa onlar sizin yanınızda savaşa giriyorlar,  şehir güvenliğinin kafası karışıyor, dikkati dağılıyor,  arbede yayılıyor bu da size kaçmanız için fırsat yaratıyor.

Gelelim Kenshi’de zorlananlar için tavsiyelere. Bu tavsiyeler yerine nexus’dan oyunun modlarını da indirerek oldukça kolay hale getirebilirsiniz fakat ben ilk defa oyuna başlayacaklar için mod önermiyorum. Modları ilk end game sonrası yeni bir topluluk oluşturmak isterseniz yüklemenizi öneriyorum. Oyunun mantığını en iyi hiç değiştirilmemiş/düzenlenmemiş haliyle kavrayabilirsiniz. Bu ilk deneyim sonrası emin olun modlar sizin için çok daha eğlenceli ve uzun soluklu bir serüven sunacaklar.

Öncelikle ilk karakter için erkek ve insan ırkından bir seçim yapmalısınız. Ben genellikle Guy with a dog ile başlıyorum. Tabi bu sizin oyun tercihinize göre değişiklik gösterecektir fakat karakteri ilk oyun deneyiminizde insan ve erkek olarak seçmeniz Kenshi’nin dünyasında başlangıç için daha az zorlanmanız demek. İlk karaktere de çok bağlanmayın, sonuçta bu tek karakterli bir RPG değil, hikaye yok, ana karakter yok. ilk oyuna başladığım karakterin hayatta kaldığı çok az oyunum oldu. Zaten 7-8 kişiye kadar karakter toplayabildiğiniz için bunun çok önemi yok.

Seçim ekranının ardından oyunun sizi ilk bıraktığı yer genellikle random bir şehir veya bu şehirlere yakın terk edilmiş bir yıkık şehir oluyor. Burada ilk iş olarak hayatın aktığı bir şehre doğru yola çıkmalısınız. yolda karşılaşacağınız hiç bir savaşa müdahale etmeyin veya yaklaşmayın. Eğer Holy Nation ve United Cities savaşının ortasında kalırsanız, risk alarak çatışma alanının uzağında bir yerde bekleyip çatışma bittikten sonra ölülerden toplayacağınız malzemeleri gideceğiniz şehirde satabilirsiniz. Fakat bu çok riskli bir hareket dikkat etmelisiniz. Yerde yatanların ölü olduğundan emin olun, baygınlarsa ekranda yazan “thief change”ın oranına mutlaka bakın. Eğer çalarken yakalanırsanız daha oyunun başında o grupla savaşa girersiniz ve ölürsünüz. Yakalanmadınız ve deponuzu çalıntı zırh ve silahlarla doldurdunuz. Bunlar sizi yavaşlatacaktır, buda kaçamayacağınız için büyük risk, aynı zamanda ulaştığınız ilk şehirde “random” gerçekleşen girişte üst aramasına takılma ihtimaliniz var. Eğer kapıdaki guardlar sizden şüphelenir ve üst araması yaparlarsa yine hapsi boylarsınız. O nedenle en risksizi hiç bir şeye karışmadan ilk şehre doğru koşarak ilerlemek olmalı.

İlk şehre vardığınızda yapacağınız orada diyaloğa girilen NPC lerle konuşmak. Aynı zamanda sürekli olarak şehir çıkışlarını ve duvar çevrelerini gözetlemelisiniz. Genellikle şehirlere bandit grupları veya o bölgede yaşayan hayvanlar saldırırlar. Bu saldırıları şehrin güvenliği etkisiz hale getirdikten sonra gidip hayvanların veya banditlerin üzerindeki lootları toplayıp şehrin içindeki tüccarlara satarak biraz para ve yiyecek biriktirin. Özellikle United Cities şehirlerine Skimmer’lar çok saldırıyor. Saldırmasa bile siz şehirden çok uzaklaşmadan yaratıkları kendinize çekip şehrin içine güvenliklere doğru kovalayabilirsiniz. Böylece çıkacak etleri, derileri vb. yi satabilirsiniz. Baktınız hiç gelen giden yok. O zaman şehrin yakınındaki maden kaynaklarını tarayın. saldırı anında kaçabileceğiniz bir maden kaynağı bulup bir süre o kaynaktan çıkan madenleri şehirdeki tüccarlara satarak para biriktirin. elinize geçen ilk parayla yemek işini çözdükten sonra tavernadaki kiralık karakterlerden uygun fiyatlı olanlarını ekibinize dahil edin ve onu da şehir çevresindeki tehlikeden kaçabileceği işlerde kullanın. Bu şekilde oyunun erken döneminde en az tehlike ile para ve materyal biriktirebilirsiniz. Yeterince para ve materyal biriktirdiğinizde önceliğiniz yine base kurmak olmamalı. Karakterin koşma hızı oyunda hayati önem teşkil ediyor. Öncelikle bunu arttırmalısınız. Bunu aynı zamanda size faydası olacak şekilde arttıracak stratejiler düşünün. Örneğin Skimmerları şehrin içine çekmek gibi.

Haritayı keşfe kesinlikle early game de çıkmayın. Haritada bölge keşfi için ya çok iyi geliştirilmiş 3-4 kişilik bir savaşçı ekibe ya da “running” skili çok çok yüksek tek kişilik bir runner karaktere ihtiyacınız var. Bu ikisinden birine ulaşamadıysanız keşif turları sizin için ölümcül olacaktır. Bu riski almayın.

Şehirlerde oyun başında suça karışmayın. Eğer yakalanır ve hapsi boylarsanız ya kaçmanız gerekecek ya da oyun zamanıyla hapis sürenizin geçmesini bekleyeceksiniz. Kaçarsanız şehrin güvenli ortamından olursunuz, sizi gördükleri yerde saldıracaklardır ve henüz gelişmemiş bir karakterle bu sizi ya köle yapar ya da haritada dolanırken öldürülürsünüz.

Peki en ideal bölge başlangıç için neresi? Şu haritayı “https://i.redd.it/fj8kp8igxkm31.jpg ” reddit de buldum. Kenshi dünyasının politik haritası fakat oldukça detaylı. Bu haritada United Cities bölgesi olan HEFT, SHOE BATTAI ve STOAT üçgeni benim en çok early game atlattığım bölge oldu. Eğer Shek Kingdom tarafında başladıysam da ADMAG ve çevresi. Heft stoat ve Battai üçgeninde dikkat etmeniz gereken tek ve en önemli şey Slave Hunterlar. ilk fırsatta üstünüze düzgün bir zırh/kıyafet almalısınız. Yoksa sizi başıboş sanıp köleleştirmeye çalışıyorlar. Kölelik riski dışında o bölgede suça karışmadıktan sonra rahatlıkla para kazanıp karakteri geliştirebilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın