Far Cry Primal İnceleme
Yayıncı : Ubisoft
Geliştirici : Ubisoft Montreal, Ubisoft Kiev, Ubisoft Şangay, Ubisoft Toronto
Platform : MS Windows, PS 4, Xbox One
Yazar : Kevin Shortt
Seri : Far Cry
Çıkış tarihi : 2016
İlk İnsan Gibi Hür! mü Acaba?
Far Cry serisini FPS severler uzun zamandır takip ediyor ve severek oynuyorlar. First Person Shooter yani birinci şahış nişancı oyunlarına uzak bir abiniz olarak Far Cry Primal’ın konusu olsun, internette okuduğum incelemeleri olsun beni bir şekilde kendisine çekti ve deneyimledim. Far Cry Primal, isminden de anlaşılacağı üzere Far Cry serisinden farklı olarak miladdan önce, buzul çağı öncesi dönemlerde geçiyor. İlk insan kabilelerinin olduğu, yeryüzünün henüz günümüzdeki şeklini almadığı, mamut, kılıç dişli kaplan (smilodon) gibi hayvanların henüz neslinin tükenmediği, medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarın dişlerini gezegene geçirmesine daha çook uzun yılların beklediği, doğanın tamamen bakir ve insanın şimdiki gibi av-avcı ilişkisini alt üst ederek en tepeye oturmadığı dönemler.
Bir tarih yolculuğu kıvamındaki oyunumuzda Wenja adı verilen yerini yurdunu kaybetmiş bir kabilenin üyesi olarak bir yandan kendimize bir yaşam alanı kurmaya çalışıp diğer yandan düşman diğer kabilelere ve doğaya karşı mücadele veriyoruz. Oyunda bizimle birlikte 3 farklı faction (taraf) bulunuyor. Bu taraflardan ilk karşılaşacağınız Udam’lar. Udamlar görünüş itibariyle neandertal dediğimiz yüz ve kemik yapısına sahipler. evleri soğuk bir bölgede, ilk insanların mağaraları keşfedip yerleştiği dönemi temsil ediyorlar, fiziki açıdan oldukça güçlü ve dayanıklı insanlar. Yamyamlık gibi bir kötü huyları olan udamlar, oyunun başlarında en sık mücadele edeceğiniz kabile olacak.
Şimdi başta söylemem gereken kısma gelelim. Oyun çıkalı 1 seneyi geçmiş, peki neden şimdi bir yazı yazma ihtiyacı duydum? Çünkü oyunu incelediğinizde, atmosfer, karakter tasarımları, senaryo vs. insanlıkla ilgili bilimlsel keşiflerin üzerine inşa ediliğini görüyorsunuz. Yani oyun tasarlanırken ciddi anlamda, arkeoloji ve ilk insan tarihi üzerine araştırma yapılmış. O dönemin bitki örtüsü, o dönemin insanlarının fiziksel yapıları, sosyal yaşamları, av-avcı ilişkisinde bulundukları nokta, kullandıkları silahlar, düşmanları ve avları nelerdir, oyun bize bunun gibi bir çok veriyi harika bir görsellikle sunmuş. Örneğin Smilodon yani kılıç dişli aslanın fiziksel tasarımı, buzul çağı öncesi dönemde av-avcı ilişkisinde en üst sırada olması gibi arkeolojik buluntulardan elde edilen bilimsel verilere dayanarak yapılmış, mamutlar yine aynı şekilde, balıklar aynı şekilde. Tabi burada şunun altını çizeyim, tamamen bilimsel verilerle inşa edilmiş bir simülasyon değil far cry primal. Ancak tasarım sürecinde referans alınan her şey ilk insanlarla ilgili bu zamana kadar elde ettiğimiz veriler ışığında yapılmış. Bu anlamda ilk insanların tarihine, arkeolojiye meraklı gençler için tavsiye edilebilecek bir oyun benim gözümde. Oyunda yer alan kabileler içinde aynı şeyi söylemek mümkün. Kabilelerin fiizksel farklılıklarına baktığınızda neandertalleri, cro magnonları, yani ilk insanların belirli dönemlerine dair fenotipleri görüyorsunuz. Bilgisayarda eldeki kemik bulgulardan yola çıkarak yeniden oluşturulan ilk insan yüzlerini belgesellerde izlemişsinizdir. Senaryo deseniz tüm bu anlattıklarıma bir şekilde değinirken kendi seyrinde sizi sürükleyen sinematiklerle bezeli çok güzel bir kurgu görüyorsunuz. Zaten oyunun senaryosu bu konuda kendisini tescillemiş. Amerikan Senaryo Yazarları Birliği, video oyunları dalında oyuna en iyi senaryo ödülünü vermiş. Aynı zamanda Kerrang! isimli Birleşik Krallıkta çıkan ünlü bir müzik dergisinin her yıl bir çok kategoride verdiği ödüller arasından en iyi Video Oyunu kategorisinde Fallout 4 ile birlikte yer alan adaylar arasındaydı. Tabi ben sonra araştırınca, o yıl bu derginin ödülü Rise of the Tom Raider’a verdiğini okudum. Fallout 4 gibi Far cry primal gibi oyunların arasından git Lara’ya ver sen ödülü.
ALIN SİZE KANLI CANLI İLK İNSANLAR
Far Cry Primal, Primitiv dediğimiz doğanın av-avcı ilişkisinden ibaret olduğu zamanlarda geçiyor. İnsan, tarıma henüz geçmemiş. Kendisini korumak ve avlanmak için, ok, mızrak gibi ilkel silahlar kullanıyor. Böyle tehlikeli bir yaşam mücadelesinde insanın ateşi keşfetmesinin ve hayvanları evcilleştirmesinin onun dünyadaki serüveninde ve av-avcı ilişkisinde yer aldığı konumda nasıl bir patlama ve devrime neden olduğunu oyunu oynarken hissediyorsunuz. Normalde en alt sınıf predatörlere bile av olan hepçil bir tür olan insan, aklıyla ve hayati zorunluluklarla ateşi keşfedip, vahşi hayvanları evcilleştirmeye başladıktan sonra doğadaki besin ağında bulunduğu konumda bir anda değişmiş. Normalde yemeği olacağı canlılar onun avı olmuş. Far Cry Primal de yaşadığımız doğa harika resmedilmiş. Hayvanların hareketleri, kavgaları, avlanırken veya av olurken gösterdikleri reaksiyonlar, avlanan bir predatöre denk geldiğinizde belgesel izler gibi izliyorsunuz.
Far Cry Primal’de yamyam ve fiziki açıdan güçlü Udam kabilesinden başka birde İzila adı verilen bir kabile bulunuyor. İzila’lar Apocalypto filminden fırlamışçasına bizleri meksika’nın o güneşin ve gezegenlerin haretlerini ilk keşfeden eski insanlarının fiziki özellikleri ve giyimleriyle karşılıyorlar. İzila’lar tıpkı aztekler gibi teknolojik açıdan wenjalardan ve udamlardan biraz önde. Doğada bulunan zehirleri ve ateşi silah olarak kullanmayı çoktan keşfetmişler. Bu nedenle diğer kabile üyeleri arasında güneşin ateşini kontrol eden bir topluluk olarak biliniyorlar ve korkuluyorlar. Kibiri ve siyaseti izilalarda görüyorsunuz. Ben burdan kafamda kura kura, aztekler, firavunlar falan derken günümüz insanına en yakın fenotipi izilalar olarak tespit ettim. Acımasızlık, politika, kibir, hırs, konum aşkı, hepsi izilalarda var. Udam’lar yamyam olmalarına rağmen sadece vahşiler, fiziksel görünüm olarak da insanın evriminde çoktan yok olmuş bir dönemi temsil ediyorlar. Kabilelerin hepsinin kendisine has totemleri bulunuyor. Henüz kitabı olan dinlerin ortalıkta olmadığı bu dönemlerde insanlar totemlere ve doğa olayları üzerinden ateş, gökyüzü gibi unsurlara tapıyorlar. Aslında işin özü güce tapıyorlarmış. Korktukları ve güçlü buldukları güçlerin onları koruyacağına, onlarada güç vereceğine inanıyorlarmış.
Gelelim Wenja’lara yani bizimde dahil olduğumuz kabileye. Wenja’lar yurtsuz kalmış sürülmüş bir kabile. Diğer kabilelerden onları ayıran en büyük özellikleri ise aralarından çıkan küçük bir yüzdenin kanından bir hediyeyle hayvanları kontrol edebilme özelliğiyle doğması. İşte bizde bu özellikle doğmuş bir beast master ız ve kabilemizin büyücüsü bu özelliğimizi ortaya çıkaracak ritüeli yaptıktan sonrada önümüze gelen her hayvanı evcilleştirip, korumamıza atayabiliyoruz. Wenjalar da tıpkı diğer kabileler gibi avlanıyor. çoğalıyor ve yaşam alanına ihtiyaç duyuyor. Udam ve İzila kontrolündeki bölgede bizde kendi yaşam alanımızı kurmak için bir wenja olarak mücadele edeceğiz ve savaşacağız. Tabi bu savaş oyunun senaryosu gereği sadece yuvamızı kurup korumakla bitmeyecek, diğer kabilelerin liderlerini indirip, evlerini barklarını başlarına yıkıp, öldürüp onları lidersiz ve dağınık bir hale getirene kadar oyunun senaryosu devam edecek.
Oyunda ilk en büyük adımınız hayvanları evcilleştirebilme oluyor. Normalde, geceleri ortalık tamamen can pazarı, her köşede bir yırtıcı avlanıyor, olurda ateşin başından ayrılırsanız sizde bu mücadelenin ortasında, gecenin karanlığında parlayan gözleriyle size saldıran avcıların arasında kalıyorsunuz. Ancak, evcilleştirmeyi öğrendikten sonra yanınızdaki hayvanın besin ağındaki konumuna göre yırtıcılar size saldırmıyorlar, sizden kaçıyorlar. Örneğin bir jaguarla yolculuk ederseniz, kurtlar size saldırmıyor. Bu arada Kurtlar oyunda sürü halinde avlanan tek yırtıcı tür. Özellikle geceleri arazide hareket ederken kurtların saldırmadığı bir dakikanız olmuyor, nefes aldırmıyorlar. Jaguar, leopar gibi dönemin yırtıcılarına göre daha küçük boyutlu kedigiller sizi kurt, vahşi köpek gibi hayvanlardan koruyor. size saldıracak olan yırtıcılar bu hayvanların tıslamalarıyla korkup uzaklaşıyorlar. Bu durum yanınızdaki hayvanın besin ağında üstünde olan türlere denk gelirseniz bozuluyor. Örneğin bir aslana veya smilodon’a denk gelirseniz jaguar, leopar onun için tehlike teşkil etmediğinden size yine saldırıyorlar. Bu besin ağı dengesini tek bozan hayvan bal porsuğu, bal porsuğu (Badger) oyunda, gerçekte de olduğu gibi tasarlanmış. Gerçek hayatta da korkusuz ve deli cesareti olan bir tür olan bal porsuğu, oyunda da onun bölgesine girdiğinizde uzun süre yakınında bulunursanız size her şekilde saldırıyor. Yanınızda isterseniz boz ayı olsun isterseniz kılıç dişli kaplan onun için fark etmiyor. Bal porsuğu her yerde bal porsuğu.
Hayvanları kontrol etmek için bir kereliğine onları doğada bulup yemleme yapıp evcilleştirmeniz gerekiyor. Bunu bir kere yapıp hayvanı envanterinize işledikten sonra olurda bir şekilde ölürse, tekrar doğada arayıp bulup sahiplenmenize gerek kalmıyor, red leaf dediğimiz her köşede bulunan kırmızı çiçeklerden biraz harcayıp tekrar canlandırabiliyorsunuz. Yoldaşınız olan her bir hayvanın kendisine has özellikleri var. Bunları “B” tuşuna bastığınızda açılan pencerede hayvanın üzerine geldiğinizde altta yazan açıklamalardan öğrenebilirsiniz. Örneğin, kurtla dolaşırsanız, kurt ara ara hırlayarak diğer yırtıcıları ikaz ediyor, uzaklaştırıyor böylece tehlikeli karşılaşmalardan korunmuş oluyorsunuz. Örneğin mağara aslanı ile dolaşırsanız, siz görmesenizde mini haritanızda düşmanlar çevrenizde belirip işaretleniyor. Gizlilik gerektiren görevlerde, örneğin düşman bölgesine sızma yaptığınızda nadir bulunan siyah leopar devreye giriyor. Onunla bir düşmanı öldürdüğünüzde tespit edilmeme özelliği var. aynı saldırıyı bir aslan veya ayıyla yaptığınızda bütün düşmanlar alarma geçiyor. Ben gizlilik ağırlıklı oynamayı sevdiğim için en çok kullandığım hayvan nadir bulunan siyah leopar oldu. Bazı hayvanlar oyunda “rare” yani nadir olarak geçiyorlar. Bu hayvanlar aynı türün farklı renkte olanı oluyor. Oyunda genelde bu rengi siyah olarak belirlemişler. Nadir olmalarının nedeni ise oyunda gösterilen bölgede her zaman bulunmamaları ve güç, gizlilik, sürat gibi özelliklerinin normal olanlardan fazla olması. Bazen geceleri denk geliyorlar bazen hiç olmadık bir yerde karşınıza çıkıyorlar. Oyunda hemen hemen her hayvanın ve bitkinin “rare” olanı var. Otçullar arasında da bu ayrım var. Köyünüzdeki veya silahlarınızdaki geliştirmelerde zaman zaman bu nadir bulunan hayvanların kürklerini istediği oluyor. Bu hayvanları avcı görüşü denilen ve oyunda “V” tuşuna bastığınızda aktif olan bir görüş sistemiyle yakalayabilirsiniz. “Rare” yani nadir hayvanlar kaçarken arkalarında geçici bir bulut oluşturuyorlar bu bulutu avcı görüşü ile takip edebiliyorsunuz. Yanınızda sizinle birlikte olan hayvanınız dışında, gözünüz kulağınız, gözcünüz olan birde büyük baykuşunuz var. “Z” tuşu ile çağırdığınız bu baykuşla, düşman bölgelerini havadan tarayarak, düşman sayısı, özellikleri, nereden nasıl saldırılabilir gibi stratejileri planlayabilirsiniz. Oyunun ilerleyen zamanlarında yükseltmeler yaparak baykuşunuzla düşman bölgesi üzerine çeşitli bombalar atabilir, baykuşunuzun kendisini düşmana saldırtabilirsiniz.
Oyunda hayvanların kendi arasındaki ve sizin aranızdaki av avcı ilişkisini elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Birde tüm bu kategorilerin dışında olan oyunun en güçlü ve korkusuzu olarak resmedilmiş dört farklı hayvan bulunuyor. Bu hayvanların üçünü sahiplenebiliyorsunuz ancak bunun için önce açılan görevleri yapıp onları yenmeniz gerekiyor. Bu hayvanlar Bloodfang Sabretooth Kanlıdiş Smilodon olarak çevirebiliriz, Great Scar Bear Büyük Yaraizli Ayı diye çevirdim ve Snowblood wolf. Birde sahiplenemediğiniz ancak mamuta binme özelliğini kazandığınız Bloodtusk Mammoth Kanlıdiş Mamut var tabi. Bu hayvanların mamut dışında hepsini açılan Büyük Av görevini bitirdiğinizde sahiplenebiliyorsunuz. Büyük av görevleri bir hayli zorlu. Göreve başlamadan önce çevrenizdeki tuzakları mutlaka kurun. Great Scar Bear oyunda sahipleneceğiniz en iri hayvan olma özelliğini taşıyor. Dar girişli mağaralara, kovuklara falan girdiğinizde girmeyecek ve geri dönecektir. Böyle durumlarda daha küçük boyutlu bir hayvanı çağırabilirsiniz. Smilodon, Boz ayı gibi sahiplendiğiniz hayvanları binek olarak kullanabiliyorsunuz. Bu şekilde haritada daha hızlı hareket edebilirsiniz. Ancak hayvanınıza bindiğinizde yukarıda anlattığım besin ağı dengesi geçerli değil. Size boyun eydiği cümle aleme resim olan hayvanınızı diğer hayvanlar kaale almıyor ve isterseniz smilodon a binin kurt, leopar, köpek ne gelirse size saldırıyor.
Sonuç olarak, buzul çağı öncesi ilk insanların yaşamı, doğa ile ilişkisi, doğada hayvanlar arasındaki mücadele ve av avcı ilişkisini gözlemleme açısından Far Cry Primal harika bir iş çıkarmış. Bu konulara merakı olan orta okul çağı ve üstü çocuklar ve yetişkinler için bence tavsiye niteliğinde bir oyun olmuş. Bir kılıç dişli aslanı veya Mamut’u kitapların silik resimleri içerisinden çıkarıp önümüze koymuşlar. Duvarlara resimler çizip, totemler inşa eden, cinselliği ve üremeyi, aslanı, kurdu taklit ederek öğrenmeye başlayan antik çağ insanlarıyla konuşma, onları gözlemleme fırsatı vermişler. Daha ne olsun. Her zaman söylediğim gibi, Ubisoft’un elinin deydiği her yapım güzel oluyor.