Merhamet ve Hayvanseverlik

article-2400633-15A8BB7B000005DC-46_634x389

Merhamet kelime anlamı olarak “bireyin bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyduğu üzüntü, acıma” şeklinde tanımlanır. Merhamet insan topluluklarındaki huzurun en büyük etkenlerindendir. Ahlaki sıralamada ilk sırada ele alınır. Merhamet, empati yapabilmeyi, başkasının acı ve üzüntüsünü algılayabilmeyi içselleştirebilmeyi gerektirir. Bu bakımdan insanda bulunması gereken yegane özelliklerin de başında gelir.

Felsefeden Dinlere kadar tüm inanış ve düşünce akımlarında merhametli olmanın gerekliliği ve insanın özüne üflenmiş tanrısal bir lütuf olduğu belirtilir. Bu açıdan merhamet kavramı insan toplumlarında, bir arada yaşamanın en temel unsurlarından birisidir. Günümüz modern toplumunda merhameti algılayış biçimi ve gösterme çabası azalmış, bir zayıflık belirtisi gibi popüler kültür aracılığıyla toplumlara pompalanmıştır. Merhamet globalleşen Dünya etikleri arasında zayıf halkayı temsil eden bir unsur haline gelmiştir. Modası geçmiş bir eşyadır. Kilerde köşede duran içinde ne olduğunu bile unuttuğumuz karton kutudur artık merhamet.

Merhamet özünde, gösteriş  ve acısını sadece haykırana sunma özellikleri barındırmaz. Günümüzde gerçekten empati yapabilen merhametli her insan maddi veya manevi, acısını, sıkıntısını paylaşacağı birilerine ulaşabilir.

Modern insan için merhamet, insan olmanın bir gerekliliği, yaşadığı dünyayı kavrayış biçimi içerisinde doğal bir tepki olmaktan öte, inançlarının bir sonucu veya zorlaması, toplumsal baskılar ve aile içi teşvikle açığa çıkmaktadır. Bu zorlama çaba içerisinde gizli kibir barındırır. Varlıklarını korumak ve arttırmak için hırsla yoğrulmuş modern insanın merhamet gösterisi de yavandır. Bu yavanlığın nedeni merhamet kavramını, karakterinin bir parçası, hayat özünün, varoluşunun bir sonucu olarak görüp içselleştirememesindendir.

Merhametin özüyle buluşan hiç bir birey yoktur ki “acıma” ile merhameti özdeşleştirsin. Acıma, Dinde Yaratıcı’nın bir vasfıdır. O Rahman ve Rahim dir. Merhametlidir, acıyandır. Yaratılanın başka bir yaratılana acıması merhamet değil kibirdir. “Acıma” ile “üzülme ve empati” arasında söylemde ince ve üstünde durulmayacak kadar küçük bir fark var gibi görünse de, acıyarak merhamet gösteren insanın hissettikleriyle üzülen ve empati yapan bireyin hissettikleri arasında belki de sadece kendisinin algılayabileceği çok büyük farklar var.

Gelelim hayvanseverlik ve merhamet kavramı arasında modern insanın yaşadığı çelişkilere. Merhametli modern insan hayvanları Yaradan dan ötürü severken insanlık tarihinde doğanın ve hayvanların yüzyıllardır zalimce katledilişini açıklayamaz. O, şehirler yüzünden doğal yaşam alanlarından koparılarak birer sığıntı gibi aramızda var olmaya çalışan hayvanlara karşı acımanın yoğun olduğu bir duyguyla yaklaşmaktadır. Bu acıma ki yeri geldiğinde kendi yaşam alanı çevresinde yemeklerini paylaşmaya kadar bile gidebilir. Kendi çevresinde merhamet lütfunu hayvanlara göstermeyen insan kalabalıklarına karşı mücadele etmeye, komşulara, mahalleliye karşı hayvanları korumaya kadar varabilir. Ama illa ki belirli sınırları vardır. Kendi değer yargıları içerisinde merhamet lütuflarını sonuna kadar gösterirler. Sınırları, hayvan sevmeyen bir kocaya, devletin hayvan politikalarını eleştirme eylemliliğine, kendi insan çocuğu doğana veya evcil hayvanı yaşam alanını fütursuzca kirletmeye başlayana kadar sürer. Çünkü o hayvanlar onun merhamet duygusunu törpülediği birer unsurdur. Hayatının bir parçası değildir. Çünkü o hayvansever değildir. O merhametli bir insan evet. Hatta modern toplumda parmakla gösterilebilecek kadar yoğun bir merhamet çabasıyla hareket ediyor. Ancak hiç bir zaman kendi üst kimliğinden taviz vermiyor, veremiyor. Çünkü öyle yetiştirildi. Bu onun suçu değildi.

401185

Hayvanseverlik eko aktivizmin bir parçasıdır. Devlet ve tüm ilgili kurum ve makamların hayvan hakları politikalarını takiple ve eleştirmekle başlar hayvanseverlik. Sokağa çıkıp kitlesel eylemlere destek vermekle başlar. Endüstriyel Et üretimini protesto etmekle başlar. Vejetaryen olmasanız da “bu kadar insan var o fabrikalar olmasa nasıl et yetişecek hepsine” dediğiniz an hayvansever değilsiniz. Veya “hepsi insan için yaratılmış canlılar” dediğiniz an evet merhametli bir insan olabilirsiniz ancak hayvan sever değilsiniz. Endüstriyel et tesislerini et yemeyerek protesto etmek de bir çaba. Ancak veganların iddialarının aksine o tesisleri kapatmaktan çok et fiyatlarını oynatmaktan öteye gitmeyecek bir çaba, gerçekçi olalım. Bugün dünya da hayvanların denek olarak kullanıldığı onlarca sektör var. Petshopların canlı hayvan satışını engelleyebilecek hiç bir yaptırım yok. Ülkemiz gibi fakir Ortadoğu ülkeleri emin olun Avrupa ülkeleri ve Amerika’ya göre sokak hayvanlarına daha töleranslılar. Amerika gibi ülkelerde sokak hayvanları periyodik olarak itlaf edilirler. Modern insanın hayvanlarla karşılaşma şansı sadece petshoplardır. Bu ülkeler ki mama ticaretinde bir numaradır. Modern dünya için evcil hayvanlar birer ticari metadır. Bir sektördür. Kar-zarar oranından ibarettir. Önümüzdeki yıllarda ülkemizde bu sürece girmeye başlayacaktır. Çünkü süratle değişen ve sözde gelişen modern dünya realitesi diğer canlılara yaşam alanı vermek konusunda istekli değil. Hayvanseverlik hayvan aktivistliğinin bir parçasıdır. Merhametli bir insan olabilirsiniz.  Facebook’da yayınlanan hayvan işkencesi, hayvan öldürmesi konulu videolara ağız dolusu küfürler ediyor da olabilirsiniz. Ancak gerçeklere döndüğümüzde yaşadığınız bölgenin belediyesinin hayvan haklarına karşı uyguladığı yanlışlar için bile bir imza bir protesto gösterisi, bir ziyaret gerçekleştirmediyseniz yani elinizi taşın altına koymadıysanız, hayvanların özellikle evcilleşmiş olan aramızda yaşayan canların içinde bulunduğu kötü durumlara düzenin neden olduğunun farkına varmadıysanız lütfen facebook da kedili video paylaşıp “canım ne kadar tatlı” yazmaya devam edin.

Saygılarımla

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın