Kuşadası Güzelçamlı ve Zeus Mağarası Yolculuğum

Geçtiğimiz bayram yakın bir arkadaşımla bir kaç günlük tatili değerlendirmek hem de uzun süredir yol yapamadığımız motosikletlerimizi ve kendimizi mutlu etmek amacıyla egenin güzel sakin bir yerlerine sürelim dedik. Güzelçamlı’yı rota olarak belirlediğimiz bu kısa ama keyifli yolculukta gördüklerim hem güzel hem üzücü oldu.

Güzelçamlı sahile kıyısı olan oldukça nezih ve huzurlu bir belde. Gezip gördüğüm diğer tatil beldelerinin aksine apaçi sayısının azlığı beni gerçekten mutlu etti. Daha çok orta yaş ve üstü ailelerin ve yazlık site genç gruplarının olduğu bu bölge insan kalitesi anlamında gerçekten çok güzel bir yer. Biz çadır attığımız için konaklama ücretleri konusunda bir bilgi edinemedim tabi. Çadır attığımız yer bir çadır kampından çok sahile ve market, aktivite alanı gibi yerlere çok yakın olan, genellikle günü birlikçilerin araçlarıyla gelip araçlarında konaklayıp gittiği ağaçlık bir alandı. Kamp yerimizden çok memnun kaldığımı söylemek istiyorum. Tuvalet ihtiyacınızı market ve restoranların olduğu alandan veya sahildeki tuvaletten giderebiliyorken yine duş ihtiyacınızı da sahildeki duş alanından giderebiliyorsunuz. Tabi işin değerli eşyalar ve güvenlik kısmı biraz size kalıyor, gerçi her kamp aktivitesinde böyle değil mi zaten. Kaldığım bir kaç gün boyunca başımıza hırsızlık gibi kötü bir olay gelmediğini de ekleyeyim.

Bayram günü gittiğimiz için yollarda ve kamp çevresinde bir hayli yoğun bir kalabalık vardı. Süper marketler dahil hiç bir yerde mangal yapmak için kanat bulamadık. Sanıyorum insanımız mangal yapacağı zaman özellikle tavuk kanadını tercih ediyor. Tekel bayilerinde alkol satışı her yerde olduğu gibi 22:00 de sona eriyormuş. Bir tatil bölgesi düşünün ki yerli yabancı turistler var. İnsanlar bir yıllık yorgunluğunu atmak için buralara akın edip iki denize girelim kulaç atalım iki yudum alkol içip uzanalım diyorlar ama gel gör ki böyle turistik bir bölgede dahi tekeller 22:00 den sonra alkollü içki satışı yapamıyorlar. Gerçekten şaka gibi bir uygulama.

Plaj kısmen taşlık da olsa havlunuzu serip uzanacağınız kadar kum mevcut. Bizim olduğumuz bölgedeki sahilin denizinin hafif dalgalı bir yapısı vardı. Halı gibi değildi ama dalgalar sizi rahatsız edecek düzeyde de değildi. denizin derinliği değişkenlik gösteriyor. İlk girdiğiniz kıyı kesiminin derinliği normal düzeyde. Ardından hemen derinleşiyor ve ayağınız yere değmiyor. Bu kısacık yosunlu ve derin ovayı geçtiğinizde deniz tekrardan bel hizanıza geliyor. Şezlong kiraları 10 TL imiş. Biz kiralamadık kampçı için böyle şeylere para vermek biraz ters 🙂

Bayram ile birlikte kalabalıklaşan sahilde boş duran cankurtaran kulelerine gözüm ilişti. En azından böyle günlerde sahillere bir cankurtaran verilmesi halkın güvenliği açısından çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Böyle günlerde günü birlikçi akınının olduğunu ve bunların arasında denize yabancı bir çok insanında buralara uğradığını düşünürsek buna önlem almak belediyelerin ve devletin sosyal görevi.

Güzelçamlı’da Bim, migros, şok vb. marketlerin sıra sıra uzandığı bir cadde var. Biz de alışverişimizi bu caddede gördükten sonra tam ayrılacakken üstü başı toz içinde, evsiz veya meczup olduğunu düşündüğüm bir abi yanaştı yanıma. Niyeti belki şarap parası istemekti belki bir sigara. Veya üzerimdeki reflektörlü yelek yüzünden beni bir yetkili, görevli sanmış da olabilir. Tuvaletten dert yanmaya başladı. Ben 20 senedir buradayım şu caddeyi görüyorsun bu kadar kalabalığın arasında paralı veya ücretsiz bir tane tuvalet yok. Bu insanlar nereye işeyecek. Ben görüyorum gidiyorlar ağaçların dibine işiyorlar ben de mecbur öyle yapıyorum defalarca görevlilere söyledim buraya bir tuvalet koymadılar dedi. Bölgeye yabancı olduğum içim amcanın bu serzenişine bir cevap veremedim tabi. Sadece haklısın ağabey çok yanlış bir şey sokağa işemek dedim ve vedalaşıp yoluma devam ettim.

Güzelçamlı’nın denizinin, sahilinin ve nezih ortamının tadını çıkardıktan sonra bize yakın farklı nerelere gidebiliriz diye düşündük. Yol arkadaşım Güzelçamlı Milli Parkı’nı önerdi ve oraya doğru yola çıktık. Ancak o gün yoğunluktan Milli Parkı araba trafiğine kapatmışlardı. Girişte bekleyen jandarmalardan birisi biz motorcuyuz desek de almadı içeri. Daha sonra diğer Jandarma beyefendiye sorduk o da motosikletler geçebilir diyerek bizi kabul etti. Güzelçamlı milli parkı içerisindeki canlı çeşitliliği ve el değmemiş doğası nedeniyle Avrupa Konseyi tarafından Dünya’da ki bir kaç doğal flora  alanından birisiymiş. Gerçekten yeşilin her tonunu bulabileceğiniz muhteşem bir doğal park.  Park içerisinde 4 ayrı koya ulaşabileceğiniz bir asfalt bulunuyor. Bu yolda ilerlerken arkadaşımın domuz çıkabilir gerginliği yüzünden bende biraz gerilmedim değil. Biz bu doğal ortam içerisindeki yolumuzu uzatmak için en uzaktaki koya kadar sürelim dedik ve ine çıka parkı kat ederek en sondaki koya ulaştık.

Bu koy yeşil ile denizi birleştirmesi açısından gerçekten özel bir alan. Piknik için hazırlanmış tahta masaların ve ağaçların hemen dibinde deniz ve sahil uzanıyor. Ancak yine burada şahit olduğumuz bir görüntü beni üzdü. Bayram kalabalığı ile dolup taşan o güzelim bölgedeki tuvalet inşaat sahası halindeydi. İnsanlar sağa sola saçılmış hafriyat atıklarının arasında inşaat halindeki tuvalete girip çıkıyor, ihtiyaçlarını gideremeden söylene söylene uzaklaşıyorlardı. Evet yoğunluktan araç trafiğinin kapandığı milli parkın tuvaleti bir hafriyat yığını halinde duruyordu. Bir düzenleme veya yenileme çalışması yapılıyor bile olsa bunun bayrama yetiştirilmesi gerekiyordu diye düşünüyorum.

Gelelim Milli Park’ın işletmesine. 4. koy un girişinde bir tesis bulunuyor. Bu tesis yiyecek ve içecek temin edebileceğiniz ve gölgede oturabileceğiniz bir yer. Özel işletme mi yoksa belediye ye mi ait bunu bilemiyorum. Ancak fiyatlar Güzelçamlı da gördüğüm en abartılı fiyatlardı. Yüksek fiyatlara rağmen Self-servis hizmet veren bu tesiste insanlar bir güzel kasanın önünde sıraya girmişler, perakende satışı 6 lira olan birayı almak için 13-14 lira gibi rakamlar ödeyip oturduğunuz süre boyunca bir kere bir görevlinin veya garsonun uğramadığı masalara geçiyorlardı. Sigara içenlerin küllerini yerlere attığı tıkış tıkış bir ortam.

Güzelçamlı Milli Parkı’nda bizim deneyimleyemediğimiz bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Geçmişte burası araç trafiğine açıkmış ancak daha sonra kapatılmış, Bilgilendirme tabelasında yazana göre yaklaşık 4-5 saat süren bu parkur tam bir botanik turu olma özelliği taşıyor. Yani yürüyüşünüz boyunca doğal ortamında sağlıklı bir şekilde yaşayan onlarca türü gözlemleme şansınız var.

Yola çıkacağımız son gün kamp alanımıza çok yakın olan Zeus mağarasına uğramadan gitmeyelim dedik ve yola koyulduk. Bilgilendirme tabelasında yazdığına göre ; Zeus’un, kardeşi Poseidon’un gazabından korkup siniri geçene kadar burada saklandığı rivayet edilirmiş. Denize bilinmeyen bir bağlantısı olan, mağaradan çok obruk görünümündeki bu yerde tatlı su ile tuzlu suyun karıştığı ve suyunun mütemadiyen soğuk olduğu söyleniyor. Biz bayramda gittiğimiz için adım atacak yer yoktu.

Burada çok üzücü bir olaya şahit olduk. 30-35 yaşlarında bir adam mağaranın yüksek bir yerinden suya atlamak istedi ve olayı görenlerin anlattığına göre ayağı kaydığı için kendisini ileriye atamayarak düşüp başını taşa çarptı. Biz bir anda çığlık çığlığa kaçışan insanları gördükten sonra bir şeyler olduğunu anladık ve yaklaştık. İki genç arkadaş adamı sudan çıkardılar ve hemen doğru şekilde ilk yardım prosedürünü uyguladılar. Yaralıyı sağa doğru yatırıp kafasının açıldığı bölgeye bezle kompres yaptılar. O esnada ambülansı aradık. 6-8 dakika içerisinde ambülans geldi. Yaralı vatandaşı mağaradan çıkarmak yine orada bulunan vatandaşların el birliği ile oldu. Elden ele ambülansa taşınan yaralının durumu gerçekten ağırdı. Ambülans şoförünün ağır hareketleri ve ambülansın hareket etmemesi üzerine şoföre yaklaşıp neden hareket etmiyorsunuz dedik. Kendisi, içeride yaralıya ilk müdahalenin yapıldığını söyledi. Ben doktor veya sağlık çalışanı değilim. İlk yardım bilgim bile yeterli düzeyde değil. Ancak Kafası kaşının üstünden açılmış bir yaralıya yapılacak en iyi şeyin en kısa sürede hastaneye yetiştirilip ameliyata alınması olduğunu düşünerek şoföre böyle bir soru sormuştuk. Ambülansın hareketinden sonra ilk müdahaleyi yapan gençleri buldum ve teşekkür ettim. Çünkü herkes şok içinde kaçışırken onlar insanlık görevi diyerek adamı sudan çıkarmışlar, boğazına kaçan dilini çekip ellerinden geleni yapmışlar ve ambülans gelene kadar başında beklemişlerdi. O iki genç benim gözümde kahraman olmuşlardı. Daha sonra öğrendik ki adam hayatını kaybetmiş. Burada bir ihmal varsa ki bence var yine yetkililerin. Sahil örneğinde söylediğim gibi bayram nedeniyle bu tarihi ve turistik yerlerin insan kalabalıkları ile dolup taşacağı, insanların bu üzücü örnekte olduğu gibi bir takım tehlikeli hareketlerde bulunabileceği hesap edilerek mağarada en azından bir görevli bulundurulmalıydı. Görevli, sadece aşırı hareketlere karşı gözlem yapmakla kalmaz aynı zamanda bu doğal güzelliğin temiz tutulması yönünde gelen misafirlere ikazlarda bulunabilirdi.Mağaranın içerisinde insanların yürüdüğü  taşların oldukça ıslak, yosunlu olduğunu düşünürsek böyle günlerde bunca kalabalığı kaldıramayacak olan bu alanlarda kayma, düşme gibi durumların olma ihtimali oldukça yüksek.

Dönüş yoluna çıktığımızda akşam saatleriydi ve trafiğin oldukça kalabalık olacağını tahmin ediyorduk. Öyle ki, otobanın ortasında şehir içi trafik ışıklarındaki gibi ardarda dizilmiş ilerlemeye çalışan araçlarla karşılaştık. Motorculara karşı tutumun eski yolculuklarıma oranla oldukça iyileşmiş olduğunu gördüm. Bir şahinin sıkıştırması dışında gayet rahat bir yolculuk yaptık.

İyisiyle kötüsüyle kısa ve heyecanlı bir road trip i de geride bıraktık.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın